SIRAT KÖPRÜSÜ

Öte dünyada herkesin üzerinden geçmek zorunda olduğu kıldan ince kılıçtan keskin olduğu söylenen köprü. Bu köprüyü geçebilenlerin cennete, geçemeyenlerin (aşağı düşenlerin) cehenneme gideceği söylenir!.

Çok güçlü bir metafor!.

Ben bu köprünün burada olduğuna inananlardanım.

Nasıl yani? diyeceksiniz...

Eğer insan tek başına yaşayabilse idi işler/hayat büyük ölçüde kolay olurdu; insan Tanrı ile de iyi geçinirdi. Tanrı ne zaman kendi düzeyinde ona benzer kardeşlerini yarattı, işler karıştı, kardeşlerin aralarında yarış/rekabet, ‘sen efendi olamazsın, ben olacağım kavgası' başladı!. Her alanda... İnisiyatifi kaybetmeye başlayınca da öteki kardeşi aleyhine Rabbinin adını kullanmaya başladı insan(oğlu); yaptığının zulüm/haksızlık olduğunu bile bile ‘bismillah’ dedi.

Hâlâ kavga sürüyor. Bu kavga salt iman/inanç kavgası değil, hiç bir değer, kutsal tanınmadan (küfür/kâfir) ya da tanındığı söylenen değerlerin, kutsalların kullanıldığı (nifak/münafık) bir savaş.

Değerlere ‘hassasiyetle uyulan’ bir savaş değil, tüm değerlerin kılıç-kalkan olarak kullanıldığı bir savaş.

Bu yüzden bu savaşta, bu hayatta, burada, yaşarken ‘hassas olan’, ‘samimiyeti ve ihlâsı “tam”! olan’, kendinden ‘emîn olan’ (mü’min) geçecek bu sırat köprüsünü.

Diğerleri patır-patır düşecek. Sanırsam çoook düşen olacak!. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET