RÜŞT ya da AKIL BÂLİĞ OLMA

Doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden = Hakk’ı bâtıldan ayırt edebilecek çağa gelme durumu ya da yaşı. Bu yaşa ya da duruma gelen her insan, mükelleftir/sorumludur; bu sorumluluğun içinde “tebliğ” de vardır; tebliğ de ‘beleğa’nın, bâliğ olmanın bir fonksiyonudur. Kim ki, ‘ben artık akıl bâliğ oldum, rüşte erdim, adam oldum.’ diyorsa, tebliğ ile de sorumludur; kuru kuruya akıl bâliğ olma, rüşt, insanı adam etmez.

...

“En aklı başında olan”! Efendimiz olduğu için, Rabbimiz O'na : “Belliğ! mâ ünzile ileyke min Rabbik... Rabbinden Sana indirileni tebliğ et, duyur!...’ demiştir. (5/Mâide, 67.)

Her akıl bâliğ, rüşte ermiş kişi de O’ndan (Kur'ân ve Sünnet’ten) duyduğunu (öğrendiğini) zor kullanmadan 'rüşte erememiş'! insanlara duyurmakla mükelleftir; çünkü “dinde zorlama yoktur; doğru (rüşd) ile yanlış/sapıklık (ğayy) kesin olarak birbirinden ayrılmıştır. Kim, tağûtu reddeder ve Allah’a inanır/güvenirse, o, kopmaz/sağlam bir kulpa (urvet-ül vüskâ) yapışmıştır. Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir.” (2/Bakara, 256.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET