ALLAH-U EKBER!.

Bu kısa cümlede iki ‘kelime’ var. Allah ve Ekber. Allah, İsm-i Âzam, Zât İsim. 99 sıfatın hası. İsimlerinin ‘Kendisi’. O’nun ‘En Özel İsmi’. Sıfatları olmasa!, ‘Bilinemez olan İsim’. Sıfatlarının Kendisine işaret ettiği, gönderme yaptığı ‘İsim’.

Ekber de bir sıfat, O, İsmi/Allah'ı tanımlıyor!. En Büyük demek!.

Bu büyüklük ‘sadece’ geometrik bir büyüklük değil, her anlamda bir büyüklük. İlmin, Kudretin/Gücün, İradenin, Görmenin, Duymanın, Yaratmanın, Yaşatmanın, ... Tüm Esma-ül Hüsnâ'ların/En Güzel İsimlerin büyüklüğü.

Allah-u Ekber, O'nun Büyüklüğü, her anlamda Büyüklüğü (Gücü/Kudreti, İlmi, İradesi, vb.) ‘karşısında’ bizim ‘küçüklüğümüzün’ itirafı.

Ekber, sadece ‘görsel/duyusal/geometrik’ bir büyüklük olsa idi, bize ‘yer’ kalmazdı, biz ‘yer kaplayamazdık, var olamazdık’. O, yerden/mekândan ve zamandan münezzehtir. Yerde ve zamanda olan bizleriz, ‘bölünerek şekil kazanan birer varlıklarız’,

O, ‘bölün(e)mez şekilsiz’ bir ‘büyüklüktür’.

Şekil, görüntüdür; O, ‘görün(e)mez’ bir büyüklüktür.

Şekil, yer kaplayan izâfî bir büyüklüktür; O, yer kaplamayan Mutlak bir büyüklüktür.

Şekil, sadece biyerdedir; O, her yerdedir.

Şekil, bozulur/dağılır; O, bozulmayan/dağılmayan bir büyüklüktür.

Samed'dir.

Allah-u Ekber!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET