ZAMANÖLÇER

Buna halk dilinde saat deniyor; çeşitli saatler var : Kol, cep, duvar, elektronik, mekanik, ateş, atom, kum saatleri...

Ben en çok kum saatlerine ilgi duyarım. Kum saatleri uçları birbirine bitişik koniye benzerler; koninin üstü geniş, altı dardır, iki koni birleşirse ortası çok dar, altı ve üstü geniş olur; belli miktardaki kum ortadaki delikten aşağı düşer, bu düşüş süresi belli bir sürede olur, bu süre zamanı ölçmek için kullanılır. Benim esas konum bu değil, şu :
Kum saatinin üstüne ve altına sınır koymam, insanın ve kainatın geçmişini/oluşumunu ve geleceğini/âqıbetini kum saatine benzerek sonsuz olduğunu hayal ederim; tam ortadaki “dar boğumumun” da dünyadaki yaşam süresine karşılık geldiğini düşünürüm.
Siz bu tür düşünceye “fantezi” diyebilirsiniz ama tavsiye ederim ki “ufuk/zihin” açıyor.
İşte size dünün (uzaaaak geçmişin) ve sonsuuuz geleceğin ve bu kısacık/daracık şimdinin/dünyanın küçük bir modellemesi. Eğer dünyadaki yaşam, çektiğiniz sıkıntılardan dolayı size uzuuun geliyorsa “kum saatini bir metafor olarak” düşünebilirsiniz.
Belki rahatlarsınız.
***
‘Eşyanın hakikatini’ anlamak için elimizde iki temel araç var : Dilsel anlam ve fiziksel gözlem. Kitab, kendisine Vahy inen Elçinin dilinden konuşur; gözlem yapılan doğa da evrensel dilden. Eşyanın hakikati hem Vahy’de hem doğada gizlenmiştir; onlardaki “kodları/şifreleri” çözerek “eşyanın hakikatine” ve “evrensel hakikate” (belki) ulaşabiliriz; yeter ki iki dile de vâkıf olalım.
Efendimizin duasını hatırlayalım : “Ya Rabbi, Bana eşyanın hakikatini göster.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET