SADR

“Elem neşrah leke sadrek.” Biz, Senin sadrına inşirah vermedik mi?!. (94/1.)

Bu âyette iki anahtar kelime var : Sadr ve İnşirah. Sadr, göğüs. İnşirah, genişlik, ferahlık.

Kavramlara anlamını veren şey veya kavramın içini dolduran şey nedir?!. Ben sadrı, göğüs, sîne diye de çevirebilirim, gönül ve kalp/yürek diye de. Efendimize bu âyet indiğinde, neresi “etkilenmiş”, genişlemiştir?!.

Can sıkıntısı (sıkıntı), insanın neresindedir, niye canımız sıkılır, herkesin canı aynı şekilde ve aynı şeyler (durumlar) için mi sıkılır?!. 15/97’de, “onların söylediklerinden dolayı Senin göğsünün (= sadrek) daraldığını (yedîqu/dîyq) biliyoruz.” denir. 

Kelimeye  (Sadr’a) :

Dilsel = Etimolojik.

Antropolojik = İnsanî.

Psikolojik = Rûhânî.

Kültürel ve

Fıtrî-ontik yaklaşabiliriz.

Dilsel (= etimolojik) yaklaşım bizi, kelimenin harf ve kök yapısına götürür. Kelimenin kökü : SDR. Mastar (مصدر) da aynı kök. Mastar, kelimenin kökü, orijini... Buradan bakınca, insandaki sadrı, insanın en içi, insandaki kök ve öz diye anlayabiliriz.

Antropolojik (= insanî) yaklaşım, bizi, (neyse o) insandaki merkezî organa götürür. Kimine göre bu, göğüs; kimine göre göğsün içindeki kalptir ve bu daralma, mecburen mecazîdir; aksi hâlde, insan fizîken küçülür.

Psikolojik (= rûhânî) yaklaşım, modla (= hâlet-i rûhiye ile) ilgili. Birileri bizi üzen bi şey söylemiş veya yapmış; o da bizim canımızı (sadr) sıkmış; oysa, görünürde sıkılan, daralan bişey yok.

Kültürel yaklaşım ise, can sıkan (gönül daraltan) şeyin, o kültürde kötü (anormal) görülmesi ve bu durumun izafî olması = kültürden kültüre değişiyor olabilmesi.

Fıtrî-ontik yaklaşım, kötü sözün veya kötü davranışın (= kötülüğün), fıtratı bozulmamış = düzgün kalmış herkesin göğsünü daraltması, canını sıkması. Fıtrat da o özden yarılarak/çatlayarak çıkan, bozulmamış saf yapıdır. Tüm varlık da fâtırdır. = “...fâtır-s semevâtı vel arz...” (35/1) Fatara, Mülk 3. âyet hariç, --- buradaki futûr, düzensiz çatlaktır ---; yarılma, çatlama anlamındadır;  Yarılan, çatlayan bişey, ya içerden ya dışardan (zorla) çatlar, yarılır; dışarda bişey yoksa, içerden... Allah’ın Fâtır olması, Kendindendir.

Bizim sadrımız kendi kendine genişlemez ve daralmaz; onu genişleten ve daraltan bi şey (söz ve davranış) veya (o söz ve davranışın sahibi) biri vardır.

Sadrın inşirahlanması (= ferahlatılması, genişletilmesi), kişinin ilk özüyle, ilk hâliyle tanışması/buluşması, şeklinde anlaşılabilir mi?!. Çünkü, kişinin ilk hâlinde pas-kir yoktur = fıtrat temizdir; kötülükler (kötü sözler), o ilk = temiz hâli (= fıtratı) kirletir; o temiz, saf hâle dönüş ise, kişiyi rahatlatır, ferahlatır; ferahlık, genişliktir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM