MODEL ÖNERİSİ

Bu, adı üzerinde bir öneri, kesinliği yok, üzerinde çook çalışılması lâzım. 

Neyin modeli?!.

Küresel dünyada insanca toplu (= bir arada) yaşamanın. Günümüz dünyasında insanlar her ne kadar “ulusal sınırlar” içinde yaşıyorlarsa da, bu model, olabildiğince evrensel (= küresel) olacak; dayanağı da ahlâka ve fıtrata dayanacak. 

Bu yüzden bu model, küresel (= evrensel) realitelere dayanmalı.

Nedir bun realiteler?!.

Çok dinlilik, çok etnisitelilik, çook dillilik. Semavî üç din (= Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm) var; bu dinlerin çook çeşitli “fraksiyonları, yorumları” (= mezhep, cemaat ve tarikatlar) var. Çook sayıda ırk (= Türk, Arap, Kürt, Alman, Rus, Yunan, vs.) var. Bu ırklar, kendi dillerini konuşuyor, konuşmak istiyor. Irkların kendi içlerinde de ırklar arasında da ekonomik olarak çook adâletsiz bir bölüşüm (= gelir dağılımı) var. Ve bu insanlar, hep bir arada yaşıyorlar.

İşte bu model, bu insanların nasıl yönetileceğine dair olacak; bu model, ne İslâm’a ne Hıristiyanlığa ne Yahudiliğe ne modern batı demokrasilerine dayanacak ama Müslüman da Hıristiyan da Yahudi de dinsiz de bu modelde “rahat” edecek. Bu model, herkesi dininde ve ‘dinsizliğinde’ özgür bırakacak!.

Bu modelde yönetici dinine ve ırkına bakılmaksızın ehliyet ve liyakatine göre seçilecek. Seçilen yönetici herkese eşit mesafede olacak, herkesi “insan” olarak görecek.

Bu model için, kendini insan olarak gören (= niteleyen) herkesin belli asgarî müştereklerde (= belli ilkelerde) anlaşması; bu ilkeleri reddedenlere karşı ortak hareket etmeleri gerekiyor.

Herkesin insanca yaşama hakkı var; özgürlük ve iknâ esas.

Herkes, inancında hür/serbest. Kimse, kimseye inanç (ve yaşam tarzı) dayatması yapamaz; inanmak, gönül işidir.

Herkes, ana dilini konuşabilir. Diller (ırklar) arası iletişim de gönüllülük esasına bağlıdır.

Hiçbir kimse, bir başkasını köle olarak kullanamaz, kimse kimsenin sırtından para kazanamaz, kimse kimseyi ekonomik olarak sömüremez.

Yöneticilerin ekstra bir dokunulmazlığı yoktur; yöneticiler, yönetimi kişisel çıkarları için (zengin olmak için) kullanamazlar. Yöneticiler, topluma (= yönetilenlere) karşı sorumludur. Yönetilenler de yöneticilerine dürüst ve âdil oldukları sürece “saygı” duymak zorundadırlar.

Yönetimde yasama (= yasa yapma) işi, önce ahlâka, sonra ortak akla (= icmâya), sonra da ortak maslahata (= faydaya) uygun olmak zorundadır. Bu hususlara uygun yapılacak yasaların ayrıntısı, seçilmiş temsilcilere aittir.

Hırsızlık (= mal ve fikir çalma), adam (akraba, dindaş, ırkdaş, cinsdaş) kayırma (= her türlü nepotizm), haksız yere adam öldürme (= can alma), başkasının namusa (karısına, kızına) el uzatma (= zina etme, rızasız/nikâhsız birliktelik), adam kandırma (= yalan söyleme) evrensel ahlâk kurallarına aykırıdır.

Akıl, ahlâka aykırı çalıştırılamaz; hinlik (= hâinlik) yapamaz; akıl, zorluk çıkarmak için değil, kolay kılmak için çalıştırılmalıdır. Tek tek akıllardan çok, ortak (= kollektif) akla yönelinmelidir; belki “ aradığımız çözüm” hiç ummadığımız birinin o tek akıldan çıkar diye tek akıllar da devre dışı bırakılmamalıdır.

Kişisel menfaat, toplumsal (= kamusal) menfaatin önüne geçmemeli; kişi emeğinin de hakkı verilmeli. Kişiler, temel ahlâkî ilkelere (= yardımlaşmaya, dayanışmaya, fedakârlığa, vb.) uygun eğitilmeli.

Yargı, bağımsız olmalı. Yargıçlar (= hâkimler), önce ahlâka, sonra da suçlunun kendi dininin hukukuna göre karar vermeli.

Hiç kimse, sefalete terk edilmemeli; bu konuda yardım için, hiç kimsenin dinine, diline, ırkına, cinsiyetine bakılmadan harekete geçilmeli. Hangi dinden, ırktan ve cinsiyetten olursa olsun, mazluma yardım; zalimle mücadele edilmeli. Bunu, tek kişi veya kişiler yapamıyorsa bu iş, devlete havale edilmeli.

Bir devletin (= yönetimin) en merkezi ilkeleri, adâlet, fıtrat ve ahlâk olmalı. Ayrıntılar da adâlet, fıtrat ve ahlâk üzerinde şekillenmeli.

Elbet bu konuda çok daha fazla çalışılmalı = kafa yorulmalı; bu bir taslak (model).

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM