HAYATIN ANLAMINA DAİR

Her ne kadar hayatın anlamı desem de bu yazıyı sözcüklerin (kelime ve kavramların) anlamıyla beraber götürmeye çalışacağım.

Hayatın (sözcüklerin) anlamı, hayatın (sözcüklerin) içinde midir, dışında mıdır, yoksa her ikisinde de midir?!.

Ben, üçüncü şıkkı benimsiyorum.

Hayatın karşıtı/zıttı ölüm değil; ölüm, hayatın sonu; doğum da başı/başlangıcı. Bizler hayatı, dünyada, dünya hayatı olarak bildiğimiz için, hayat deyince buradaki hayatı kastederiz. Bu hayat, doğumla başlar, ölümle “biter”! ama sürer.

Hayat, (sırf) hayatın içinde/n anlaşılamaz; Tanrı hariç, hiçbir şey (= kimse), kendi kendine anlam veremez; hayatın anlamı, yaşanan bu hayatın (sınırlarının) dışındadır, bu hayattan daha büyük, daha değerli bir hayattır ama bu anlama, yaşanan hayatın içinden ulaşılır. Hayat, kendisinden daha değerli bişey için anlamlıdır. Şehitliği böyle okumalıyız. Bizler kendimizi “yırtsak”!, bu hayatın içindeyken bu hayatın anlamına aslâ ulaşamayız, çünkü yaşadığımız hayatın dışına çıkamayız ama bu hayatın anlamını bi yakalarsak, bu hayatı o amaç/anlam için fedâ edebilir, rahatlıkla bu hayatın dışına çıkabiliriz (= şehâdet)!. Bu anlam, bize Vahiy ile bildiriliyor, haber veriliyor.

(Tıpkı bunun gibi sözcüklerin anlamı da, sözcüklerin “içinde” değil; onların dışındaki cümlelerde ve metinlerdedir; buna bağlam da diyoruz. Bağlam da yaşanan hayattan kopuk değil. Hayatın içindeki bağlama, iç bağlam; dışındaki bağlama da dış bağlam diyoruz.)

Hayata (sözcüklere) anlam, hayatın (sözcüklerin) dışından geliyorsa (= veriliyorsa) ve bu anlama hayatın (sözcüklerin) içinden (yaşayarak, konuşarak-yazarak) ulaşılıyorsa, “bu ulaşma çabasının bizatihî kendisi” anlam olabilir mi?!. Sanırım, artık anlam yerine, amacı da rahatlıkla kullanabiliriz. O zaman da anlam, ulaşılması gereken değerli bir amaç olur ve anlamı, ulaşılması gereken değerli bir amaç şeklinde tanımlayabiliriz.

Bu tanım da bizi, bu hayatın dışında yeni bir hayata (= âhirete ve Rıza’ya) götürür. (Bknz. 57/20.) Hayatı, dünya hayatının dışında bir hayat için yaşamayanların hayatı da bir oyuna, eğlenceye (= kısırdöngüye) dönüşür. Doğ, yaşa ve öl. Bu adam, 1960’da doğmuş, 2020’de ölmüşse, bunun hayatı, 1960-2020 şeklinde yazılır; onun hayatı (= hayatının anlamı) sadece aradaki (-) işaretidir.

Pekiî, hayatın bir anlamı varsa!, bu, ölünce bitecek bişey midir?!. Ölünce biten bir anlam, anlam olmaz ki!. Anlam, ölümsüz olmalı!. Ve hiç bitmemeli. Biten anlam, oyun gibidir. Âhiretsiz ve Rızâ’sız hayat (= dünya hayatı), doğ ve öl; arada oyna (yen-yenil = kazan-kaybet), sonra da toprak ol. Burada anlam nerede; yenen ile yenilenin, kazananla kaybedenin, iyi ile kötünün farkı nerede; niye yaşıyoruz; hayatın anlamı, bu mu?!.

Negatif veya pozitif (= doğru veya yanlış) anlam, dışarda/n; o anlama ulaşmak da burada/n. (Anlam, hem içeride hem dışarıda.) Hayatı negatif (= olumsuz) veya anlamsız görenler, negatif (= olumsuz) bir sonuçla (= cehennemle); pozitif (= olumlu) veya anlamlı görenler de pozitif (= olumlu) bir sonuçla (= cennetle) karşılaşacaklar. Oralarda, hayatın gerçek anlamını (= değerini) anlayacaklar ama negatif (= olumsuz) sonuçla karşılaşanlar için iş işten geçmiş olacak.

...

“Bütün kitaplar (= yazılar = sözcükler), tek bir Kitâb’ın (= Kur'ân’ın) anlaşılması içindir.” Anlam, O Kitâb’tadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM