OTURMAK

Oturmak, ayakta durmanın zıttı. Ayakta durmak da oturmak da bir hâl. Oturmak ve ayakta durmak, bir hâl değişimi; insanda bunun gibi bir çok hâl değişimleri var; uyumak, yatmak, eğilmek, vb. Bunların hepsi hareketle, hareketin hızı (yavaşlığı veya serîliği) ile ilgili durumlar; oturmada, yatmada ve uyumada gözle görünür bir hareket yoktur. Hareket etmek (harekete başlamak) için önce bi kalkmak gerekir; hareketi durdurmak için de oturmak.

Pekiî, ‘işler rayına oturdu.’ cümlesindeki oturma ne?!. Tabiî ki de işler durdu demek değil; düzene girdi, tıkır tıkır yürüyor, demek, değil mi?!.

İstivâ’ya oturma anlamı verirsek, Rahmân’ın Arşı istivâ etmesi de işte aynen bunun gibi!. Rahmân, bizim gibi hâlden hâle geçen (= kâh oturan, kâh kalkan) Bir’i değil. O’nda zerre kadar dahî bir hâl değişimi olmaz. O’nun Kendi Zâtı dışında başka bir hâli yoktur. Evrendeki hâl değişmeleri, O’nda değil, O’nun dışında, O’nun izniyle ve emriyledir. 

Rahmân’ın Arşı istivâ etmesi, O’nun işlerinin tıkır tıkır (= O’nun istediği gibi) yürümesi.

Meseleye bizim açımızdan bakarsak, bütün kâinat yok olsa, herkes birbirini kırsa, kıyamet kopsa, yine O’na bişey olmaz; O, bunlardan zerre etkilenmez. Bu, O’nun “duygusuz ve gaddar”! olduğu anlamına da gelmez. O, tüm âlemi (içinde de bizi) Kendi istediği/arzuladığı bir amaç için yaratmış, ve o amacını gerçekleştirmektedir.

“İstivâ ma’lumdur, keyfiyeti meçhuldür.” (Mâlik b. Enes = İmam Mâlik) sözü, açıklayıcı bir söz değil. Keyfiyet, nasıllık, o işin nasıl olduğunu bilme/anlama demek; keyfiyet, meçhulse, istivâ da meçhuldür. Akıl, bilinenlerden bilinmeyenlere doğru yol alır; akletme budur. Bu söz, aklın önüne taş koyan bir sözdür. Malûm, İmam Mâlik Ehl-i Hadiscidir; Ehl-i Re’y’e mesafelidir. Onun Muvatta adlı bir de Hadis kitabı vardır. Bu kitaba başlangıçta 5000 hadis almış; her yıl birazını atarak (= çıkararak) sayıyı 500’e düşürmüştür. Biraz daha ömrü olsaydı, Allah-u A’lem, onları da atar (= çıkarırdı)!.

...

Benim aklım oturmadığı için sürekli farklı farklı meselelerle ilgileniyor. Sizin aklınız oturmuşsa, zaten bu yazıları okumazsınız; ama aklınızın ayağa kalkmasını istiyorsanız, belki bu yazıların bir etkisi, bifaydası olur.

Aklı hareket etmeyen (canlı olmayan) insanların bedenleri hareket etse ne olur; o bedenler, bir kuru yaprak gibi oraya-buraya savrulur; sonunda da bir yerde toplanır, gübre veya yakıt olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM