BATIDA AKLIN SEYRİ

Batı, önce aklı dinden özgürleştirdi. Bunu Descartes, Spinoza ve Kant’la yaptı. Elbet bunun sosyal ve siyasal hayata da yansımaları oldu; her alanda, dinden bağımsız olarak kuralları akıl koydu; modernizm buydu. 19. yüzyılın birinci ve ikinci yarısında (1914 ve 1945’de) yaşanan iki dünya savaşı, bu aklın (Newton mekaniğinin) sorgulanmasına yol açtı; ve Einstein mekaniği ile göreliliğe, dolayısıyla da post-modern akla geçildi. Bu akıl, kendinden şüphe ediyor; neyi, neden yaptığını, yapacağını bilemiyordu, savruldu.

Bu serüven, modernizm öncesi dinin (dînî anlayışın) yanlış uygulanması ile başladı ve iş, buralara kadar geldi.

Sonunda bu savruk akıl, dünyayı bu hâle getirdi, hâlâ da getirmekte. Bu akla rehberlik edecek, onu doğru yöne sevk edecek (dizginleyecek demiyorum; akıl dizginlenmemeli, yönlendirilmeli) bir Güce ihtiyaç var. Bu Güç, İslâm’da. = İslâm’ın doğru yorumunda.

Batı aklı (ve insanlık), İslâm’la = İslâm’ın doğru yorumu ile buluşmadığı sürece, savruk kalmaya, yıkmaya ve yakmaya devam eder, edecektir. Batıyı da insanlığı da İslâm aklı kurtaracaktır.

İslâm aklı (= Müslüman aklı), hem kendi aklından (= geçmişte yaşadığı olumsuz tarihî tecrübelerden) hem de batı aklından dersler çıkarmalı; aslâ ve kat’â batı aklına özenmemeli, güvenmemelidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM