ALLAH, ÂYET ve ÂLEM

Âlem, Allah’ın âyetidir. Âlemi, Allah yaratmıştır. Yaratmayı sadece Allah’a tahsis edenler yanında, insana da izafe edenler de var; ama insanın yaratması Allah’ın yaratması gibi değil.

Allah, tüm kâinatı yaratıp, “sıra”! insanı yaratmasına gelince, Allah-u A’lem, insanın Kendisi “gibi”! olmasını istedi. Buradaki “gibi”, Allah’taki (= Allah’a ait) özelliklerin (= sıfatların = Esmâ-i Hüsnâ’nın) çoook küçük ve çoook basit (de olsa) birer prototipinin insana da verilmesi. Allah, Bilir; insan da bilir. Allah, Yaratır; insan da yaratır. Allah, Görür, İşitir, İrade eder, ... ; insan da görür, işitir, irade eder, ... .

İnsanın halife olmasını, son yaratılması olarak değil de Allah’a halife (= halîfetullah) olması diye anlarsak, insanın “çook özel” bir varlık olduğunu anlarız; nitekim Allah, şeytanla diyalogunda “İki Elimle yarattığım insana seni secde etmekten alıkoyan nedir?!.” Diye sormuştur. (38/75.)

Bizler, âlemdeki âyetlerle, âyetlerden Allah’a gideriz. Âlem, Allah’ın yaratmasıdır; nu yaratmada Allah’ın âyetleri (= işaretleri, izleri) “gizlidir”!; Allah’ın Kendisi “yoktur”!. Yaratan, yaratılanda olmaz. Bunu şöyle açıklayayım : Gözümdeki gözlüğü, oturduğum evi, sandalyeyi, masayı, vb.  şeyleri, bir insan ‘yarattı’; ama bu insan, bunlarda değil/yok. Kainat da tıpkı bir gözlük, ev, masa, sandalye gibi, Allah’ın yaratması ve Allah bunlarda değil. Allah, zamana ve mekâna sığmaz; zaman da Allah’ın bir yaratması.

Pekiî Allah nerede?!. Her “yerde”!. Bakın yine “yerde”! diyoruz!. Oysa Allah, bizden, Kendisinin nerede olduğunu istemiyor; O’nun bizden istediği, yarattıkları her şey (biz dahil) üzerinden Kendisinin Bir Yaratıcı olduğunu bilmemiz ve O’na kulluk yapmamız. Allah nerede?! sorusunun cevabına bu aklın (= tüm akılların) gücü yetmez; yetmediği için de, “her yerde”! ile yetinir.

Allah’ın bizden istediği, O’nun kevnî ve kavlî âyetleri (= kâinat/âlem ve Kur'ân) üzerinden O’na “ulaşmamız”!.

Ötesine benim de aklım ermez.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM