UZUV

Uzuv, vücudun parçalarından (organlarından) her biri. Bazı organlar (el, ayak, göz, kulak gibi) vücuttan ayrılırsa, vücut bütünlüğü bozulur; bazıları da (kafa, kalp, ciğer gibi) ölüme sebep olur.

Kur'ân da bir vücut gibidir; onun da bazı organları (ibâdete taalluk eden âyetleri) “tamamlayıcı”; bazı organları da (inanca taalluk edenler : Tevhîd, Nübüvvet/Risâlet ve Âhiret gibi) hayatîdir. Kur'ân, bu bütünlük gözetilerek okunmalıdır; parçalı okuma, Onu anlaşılmaz kılar. Onu parçalı okursanız Onda, özgür iradeye dair de, cebre/zorunluluğa dair de âyetler bulabilirsiniz. Bu tür âyetleri, Kur'ân bütünlüğü içinde (= Kur'ân’ı Kur'ân’dan anlayarak) okursak, çelişki gibi görünen hususlar ortadan kalkar; çünkü Kur'ân’da çelişki (= ıvec) yoktur; Kur'ân, meselelere “bütüncül, çook geniş açıyla” bakar; bazen (çoğu zaman) bu bakışı akıl kavrayamaz ama bu bakış, aslâ akla ters düşmez.

Kur'ân, bi taraftan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz, derken; diğer taraftan da aklımızı ve irademizi kullanmamızı emreder. Bu/bu şekildeki kullanım, sizin bilmeniz ve dilemeniz de O’nun Bilmesi ve Dilemesi içindedir; size bilmeyi ve dilemeyi de O vermiştir, demektir. Eğer, bize bilme (akıl) ve dileme (irade) verilmeseydi = her şeyimizi O belirleseydi (= cebr), bizi sorumlu tutmazdı. 

Kur'ân’ı parçalı okuyanlar, Kur'ân’dan istedikleri görüşü; sözgelimi cebri de (zorunluluğu da) özgürlüğü (hürriyeti) de çıkarabilirler. “Onlar, Kur'ân’ı parça parça ederler. = ellezîne ceal-ül Kur'ân’e ızîn.” (15/91). عضين kelimesi, sadece burada geçer; en kaliteli ve geniş kapsamlı Kur'ân sözlüğü Râgıb El-İsfehânî’nin Müfredât’ı, bu kelimeyi almamış. Kelimenin kökü, uzuv/عضو, Kur'ân’ı organlara/uzuvlara bölmek, parçalamak, Kitâb’ın bütünlüğünü ortadan kaldırmaktır. Bu, aynı zamanda dini de paramparça etmek (= dinde fırkalara/şubelere ayrılmak) ve her bir parçayla övünmek, (30/32) demek.

Kur'ân’ın Tevhîd, Nübüvvet/Risâlet ve Âhiret gibi hayatî parçaları, Kur'ân’dan, Kur'ân bütünlüğünden ayrılırsa veya ayrı okunursa, Kur'ân ölür. Tevhîd, bu bütünlüğü sağlayan en temel öğedir; Nübüvvet/Risâlet ve Âhiret de Allah-insan ilişkisini ve insanın Allah’a karşı sorumluluğunu düzenleyen kurucu öğlelerdendir. İnsanda sorumluluk (= insanın Allah’a karşı sorumluluğu) olmazsa, Nübüvvet/Risâlet de Âhiret de (= hesap da, ceza da mükafaat da) olmaz. Diğer organlar (tüm ibâdetler ve hükümler), bu sorumluluğu (kulluğu) doğru ve güzel yapmak, pekiştirmek içindir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM