ARŞ ve KÜRS

Kelimelerin düz ve birbirinden bağımsız anlamları için arşa, çatı; kürse/kürsîye, temel; anlamını verilebiliriz. Bu kelimeleri kişi ile ilişkilendirirsek, arşı ve kürsüyü beraber düşünmeliyiz; arşa, yüce ve yüksek makam, kürse/kürsüye de bu makamın sağlamlığı demeliyiz. Kürsü taht, oturak, sandalyedir. Arş da, bu kürsünün yüceliğini, azametini gösterir. Kürsü Kitâb’ta iki kez geçer. Biri (2/255) Allah için;  öteki (38/34) Süleyman (a.s.) için. Arş ise, 33 kez geçer. Çatı, tavan, yüksek yer/makâm, çoğulu urûş, çardaklar anlamında kullanılır.

İki kelime de Allah için kullanılır. “vesia kürsi-yyihüs-s semevâtı vel arz.” O’nun Kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. (2/255) Buradaki kürsü, elbet taht/makâm ama bu, bir yer işgal eden taht/makâm, sandalye değil. O’nu, kendimiz gibi cismanî = yer kaplayan bir varlık olarak düşünmemeliyiz; O “Nûrânî” bir Varlıktır. (24/35), her yerdedir, hiçbir yerdedir. O’nun Kürsüsü de (Makâmı da) her yere, her şeye hâkimdir ama herhangi bir yer kaplamaz. O’nun Kürsüsü, O’nun Kudreti ve İlmidir. O’nun Kürsüsünden daha yüksek, daha yüce, daha âlî bir kürsü yoktur, en yüce, en yüksek, (Arş), en âlî kürsü O’nundur. Bütün Mülk, O’nundur. O’nun Arşı da O’nun Kürsüsünün yüceliğini ifâde eder. O’nun Arşını O’nun Melekleri (= Kendi Melekeleri) taşır. (39/75. 40/7 ve 15. 69/17. 81/20. 85/15.) O, gökleri ve yeri yaratmış, Arşı/nı da kuşatmıştır. (7/54. 10/3. 20/5. 25/59. 32/4. 57/4.) O, Arşın da Rabbidir. (9/129. 23/86 ve 116. 27/26.) Daha önce O’nun Arşı su üzerindeydi. (11/7) O, her şeyi sudan yarattı. (21/30) O’nun Arşı başka bir yere, başka birine dayanmaz, direksizdir = bigayri amedin (13/2), Onu O tutar.

Neml, 23 ve Yusuf, 100’de de Belkıs ve Yusuf’un arşından (tahtından, makamından) söz edilir.

Yücelik ve yükseklik, latiflikle de ilgilidir. Lâtif olmayan = kesîf (yoğun, katı) olan varlıklar (= cisimler; beden gibi), aşağıdadır. Allah, Latîf’tir, cisim değildir. İnsanda, kesîf (yoğun, katı) olan beden; lâtif olan ruhtur. İnsan, bedeninin emrine girerse düşer; ruhunun emrine girerse yükselir. Beden insanı aşağı çeker; ruh insanı yükseğe davet eder. Burası (= bu dünya), bedenli ruhun mekânıdır. Burada bedeni terk etmek mümkün değil ama, bedene ruhun dediklerini yaptırmak mümkündür. İnsan, ne kadar çok ruhun/un dediklerini yaparsa, arşa doğru yükselişi (= makamı, tahtı) o kadar artar; yapmadığı oranda da düşer. 

En Yüksek Arşın Sahibi (Rabbi) Allah’tır. = “zü-l arş-il mecîd” (85/15) Diğer bütün arş (makâm) sahipleri, O Arş’a (= O’nun Arşına) ulaşmak için çareler ararlar, çabalarlar. (17/42) Çünkü, hiç kimsenin arşı (ilmî ve kudreti) kendini tatmin etmez. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM