PASAPORT veya PASSPORT

Etimolojiye merakım var; bu kelimenin de etimolojisini merak ettim. Kelime İtalyanca. Pass, geçmek; port, liman. Eskiden, kara ayrı dünya, deniz ayrı dünya olarak düşünülüyor ve limanlar da bu dünyaların geçiş noktaları olarak görülüyor olmalı ki, geçiş belgesine (pasaporta) ihtiyaç duyuluyor.

Pasaport, bugün ülkeler arası geçişler için kullanılan bir kimlik belgesi. Bir kaç türü var : Yeşil. Kırmızı. Gri... herhalde, şimdi renkleri değişmiş. Neyse... benim derdim, dünya ülkesinden âhiret ülkesine geçerken hangi = ne tür (hangi renk) bir pasaport alacağımız. Dünyadan âhirete giden herkes de pasaportla gidiyor = pasaportsuz gitmiyor; bunun hiçbir istisnası yok. Bu pasaportlara amel defterleri diyoruz. Sınır (liman) görevlileri olan melekler (= memurlar), ölünce bizim pasaportumuza da bakacaklar; “siyah”! ise cehenneme; “yeşil”! ise cennete yollayacak, yol verecekler.

Kimin nereye gittiğini bilemiyoruz ama mezarlıklara gidince, herkesin gittiğini görüyoruz; mezarlıklar, ötesini göremediğimiz birer sınır/liman; az ötede, sen şuraya, sen de şuraya diyen “görevliler” (= münker-nekir) var. Bir gün, biz de gideceğiz; bize de ‘sen şuraya’! diyecekler. Pasaportsuz giden yok ama gideceğimiz yeri aşağı-yukarı vicdanen tahmin ederek veya Kitâb’a bakarak (= Kitâb’ı okuyarak), oraya vizeyi bizler alıyoruz.

Öyle ya da böyle gideceğiz; kalanlar da bizim gittiğimizi görecekler (= mezarımızı ziyaret edecekler) ama nerede olduğumuzu veya nereye gittiğimizi, şimdi bizim gidenlerin nerede olduğunu veya nereye gittiğini bilemediğimiz gibi, onlar da gitmeden bilemeyecek, göremeyecekler?!.

Aslında gideceğimiz yeri, amellerimizle pasaportumuza bizler yazıyoruz (melekler o amelleri yazışta zerre hata yapmıyorlar); ama çoğu kimse bu durumun farkında değil.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM