EMİRLER

Emri, “otorite” verir; emirler, yap, yapma, git, gitme, ye, yeme, ... şeklinde olumlu-olumsuz verilebilir.
Otorite, ilâhî de insanî de olur. İlâhî otoritenin emirleri din; insanî otoritenin emirleri de devlettir. Ben, bu yazıda dinin emirlerine ‘kuş bakışı’ bir bakış atacağım. Dinin bazı muhkem = kesin emirleri farz-ı ayndır; bazı emirleri de farz-ı kifâyedir. Farz-ı aynlar, herkese emir; farz-ı kifâyeler bir kısım insanlara emirdir. Namaz kıl!, zekât ver!, oruç tut!, yalan söyleme!, ... gibi emirler farz-ı ayndır; asânı at! (20/18), Firavun’a git! (20/24), ... gibi emirler de farz-ı kifâyedir.
Pekiî farz-ı kifâye emirlerin bugünkü karşılığı nedir; onlar, o gün verilmiştir ve bitmiştir! diyebilir miyiz?!.
Aslâ. Bugün, asânın ve Firavun’un karşılığını bulmalı ve bazılarımız da bu emirleri yerine getirmelidir!.
Kim?!. Kimse getirmezse herkes. Farz-ı kifâye emirlerin yapılmasından ve yapılmamasından herkes sorumludur; cenaze namazını kimse kılmazsa herkes vebal alır, üç kişi kılarsa herkesten vebal düşer. İslâmî bir toplum, en azından o üç kişiyi her zaman bulmak (= yetiştirmek) zorundadır.
O üç kişi, ellerindeki “asâları atmak, sonra da çağın Firavunlarına gitmek için o asâları güçlü bir şekilde tekrar almak” zorundadır!.
“Asânı at”! emri, farz-ı kifâye bir emirdir; herkes elindeki asâyı atmak zorunda değildir ama kimse atmazsa, o asâlara “mûcize”! yüklenmez, herkes de vebal altında kalır.
Görüyorum ki, kimse sahip olduklarını = elindekileri bırakmak = atmak istemiyor, onlardan = o asâlardan güç alıyorlar. Mûsâ da, “ondan güç alıyorum = etevekkeü” (20/18) demişti. Rabbi de Ona, “at onu!” diyerek Kendinden başka dayanakları bırakmasını (= atmasını) emretmişti. O da o emri dinledi...
Rabbi de ona (o asâya), müthiş bir güç (yazılım = imkân) yükledi ve o = asâ “yılana” dönüştü (aslında canlandı = “hayye-tün tes’â”). Mûsâ korktu; Rabbi Ona (Mûsâ’ya) “korkma!, al onu! (ve) git Firavun’a”! dedi. Bunlar hep emir; biliyorum bu emirleri herkes yapamaz; yapamayınca da din “eksik”! kalır; böyle olunca da herkes vebal altında alır. Bu emirleri yapabilecek insanlar yetiştirmeliyiz!.
Ama nasıl?!.
Bu emirleri yapabilecek adamlar yetişmezse, Firavunlara kimse gidemez, onlar da istedikleri gibi at oynatır...
Hepimiz vebal altındayız. Bu ‘nasıl’ı düşünmek zorundayız. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET