İCÂZET

İcâzet, yeni adıyla diploma. Bir işi = bir mesleği yapmak, bir konuda söz söyleyebilmek (hüküm verebilmek) için verilen resmî belge.

Meslekleri anladık da konu ne?!. Bu konu dinse, dinde icâzet veren kurum, laik bir kurum mu olmalıdır?!.

Laik kurumun dinle ne işi olur?!.

Laik kurumun verdiği dinî belge (dinî yetki belgesi) ne işe yarar; dini de laikleştirmez mi?!.

Hadi laikleştirmedi diyelim, o dinî belgeye (dinî yetki belgesine) sahip olan kişi, ‘belgem elimden alınır diye’! dinin laiklik karşıtı söylemlerini kırpmaz ya da gizlemez mi?!.

İşin bu yanı/yönü üzerinde siz biraz düşünün; ben, bana “nereden icâzet aldın da dini konularda konuşuyor = yazıyorsun (aslında ahkâm kesiyorsun)?” diyen arkadaşa cevap vereyim.

Ben, İHL mezunuyum; İHL’de aldığım dinî eğitim beni memnun etmedi; “din dışı alana” yöneldim, bu alanda 15 yıl eğitim aldım ama dinle bağımı da koparmadım; resmî din söylemini hep eksik buldum, “din bu olamaz”! dedim ve “asıl dini” araştırmaya koyuldum.

Resmî dinin, asıl dini perdelediğini; asıl dinin hayatı bölmediğini, onun komple = bütüncül bir düzen va’d ettiğini, uzun ve dikkatli (felsefî) okumalardan sonra fark ettim. (Eski Müslümanlığımı terk ettim; yeniden Müslüman olmaya karar verdim.)

Bunun için icâzet (diploma = yetki belgesi) veren bir kurum yok!.

Bu yüzden ben resmî icâzete sahip değilim; bu işi diplomasız (belgesiz) ve izinsiz (gayrı resmî = korsan) yapıyorum.

Resmî dinî bilgiler sizi memnun ediyorsa, beni okumayın ama bi zaman gelecek o bilgiler sizi yarı yolda bırakacak = içinizdeki büyük boşluğu dolduramayacak, okumak zorunda kalacaksınız!.

Umarım yeterli bir cevap olmuştur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET