MAĪŞET

Maīşet : Geçim, geçimlik, yaşam tarzı, refah ve bolluk anlamında bu kelime Kitâb’ta meâyiş (معايش) (7/10. 15/20), maīşet (معيشة) (20/124. 28/58. 43/32), īşet (عيشة) (69/21. 101/7) ve meâşâ (معاشا) (78/11) şeklinde 8 kez geçer. Ben 101/Kâria, 7’deki īşe’ye “fehuve fî īşetin râdıyeh” âyetine vurgu yapacağım; 69/Hakkâ, 21’de de aynı ibare geçer; oradaki amel defteri sağından verilenler, aynı zamanda tartısı ağır gelenlerdir; Kitâb, defterlere iyilik odaklı bakar.

...

1) Kâria, (hem kıyamet hem de başa belâ olan/açan çarpıcı/korkunç! büyük olay demektir.)

2) Nedir o? 

3) Sen onu (henüz yaşamadın ki!) bilemezsin, nereden bilebilirsin?!.  Nasıl olacak o büyük olay?!. İdrakleri aşan bir olay o. İdrak edemezsin sen onu.

4) İnsanlar o günle karşılaşınca kendini ateşe susamış = ateşin etrafında dönen/uçuşan kelebekler gibi bulacak.

5) Dağlar atılmış (öğütülmüş, çırpılmış, yayılmış) renkli pamuklara benzeyecek...

Tartılara (amel defterlerine) bakılacak.

6) Kimin tartısı ağır gelirse, 

7) Onun yaşayışı (īşe’si) çook hoş olacak; o, hoşnut bir hayata kavuşacak; hayatından çook hoşnut olacak = yaşantısından razı olacak, razı olunacak.

8) Kimin tartıları da hafif gelirse, 

9) Onun “anası ağlayacak”!; anası hâviye olacak.

10) Nedir hâviye bilir misin?!.

11) Kızgın = öfkeli ateş (çukuru)!.

...

Bu üç günlük dünyada “anamız ağlasa”!, maīşetimiz dar olsa ne olur!...

Önemli olan, razı olacağımız ve razı olunacağımız sonsuz/ebedî bir hayat değil midir?!.

43/Zuhruf, 36’daki ya’şu fiili de aynı kök.

“Her kim Rahmân'ın öğüdüne/zikrine karşı duyarsız kalırsa (denmiş ama esas anlam, maīşetini Rahmân’ın zikrinden bağımsız kazanmaya çalışırsa demektir.), Biz ona bir şeytan salarız. Artık şeytan onun yakın arkadaşı olur.”

وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ الرَّحْمَنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET