SÜNNET ve DEMOKRASİ

İslâm, ataların geleneksel sünnetine muhalif bir Sünnet (Nebevî Sünnet) ikâme etmek istedi.

İslâm, demokrasiye uysa idi, mevcut sünnete (yaşayış şekline = alışkanlıklara) muhalif olmaz; toplumun geleneksel değerlerine karşı koymazdı.

Sünnet, yaşadığımız geleneksel değerlere uygun değilse Müslüman, Nebevî Sünnete göre hareket eder. Oysa biz, Sünnet’i bütünlüğünden koparıyor --- örneğin --- misvak kullanmaya vb. indirgiyoruz.

Demokraside çoğunluk rızası, İslâm’da Allah Rızası esastır. Demokraside çoğunluğun dediği, İslâm’da Allah’ın dediği olur.

Buna karşın, İslâm toplumunda bir “yöntem” olarak, İslâmî kuralların yorumunda, şûra = istişâre anlamında demokrasi kullanılabilir.

Zulüm üreten bir dine = düzene muhalefet eden bu yeni din = İslâm, o dinin aristokratlarına, kompradorlarına da muhalefet ediyor ve zulmü sona erdirmek istiyordu. Burada aristokrat ve komprador, din ve ticaret burjuvazisi (mele', mütref) anlamında kullanılmıştır. O günün ticaretini de siyasetini de arka planda Kâbe’deki putlar idare ediyordu; Kâbe, o gün de dinî  bir çekim (hac!) merkezi idi. Bugün o putlar, Kâbe'nin içinde değiller ama devâsa bir canavar gibi Kâbe'nin etrafını dört koldan sarmış = kuşatmış vaziyetteler. Bugün hacca ve umreye gidenler, bu kuşatmanın gölgesinde hac ve umre yapıyorlar ama bunu umrecilerin ve hacıların 1/1000000 (milyonda biri) bile fark edemiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET