KİTÂB NEDİR?!.

Okuma = kıraat, kitâb okumaksa, kitâb nedir?!.
Yazılan şeydir. 
Yazı nedir?!.
“Yaratılan”!dır. = Kelimâtullah'dır. = Kün! Emridir.
Yazar, authordur, creatordür.
Efendimize, “Sen Kitâb nedir, iman nedir, bilmezdin.” (42/52.) ve “iqra! = Oku!.” denildiğinde, ortada bizim anladığımız = bildiğimiz anlamda bir kitâb yoktu/r.!.
Böyle bir durumda hangi Kitâb okunacaktı/r?!.
Öncelikle “fiilen yazılan = yaratılan” kâinat kitâbı. Vahyedilen Kitâb = Kur'ân, bu kitâbın nasıl okunacağına ve okunanların ne işe yarayacağına dairdir. = “Bi İsmi RabbiK.”
...
İnsanlar tarafından yazılan bir kitabı elimize aldığımızda, onu yazarından bağımsız düşünemeyiz; o kitab, yazarının düşünceleri = deneyimleridir. Ben bu durumu çok sonraları fark ettim; önceleri, elime aldığım her kitabı kâğıt üzerine yazılmış kargacık-burcacık harflerden (kelime ve cümlelerden) ibaret görürdüm; bunun “yanlış olduğunu” fark ettiğimde, elimdeki kitapların yazarlarının hayatlarını da merak ettim...
...
Kâinat kitabında suyu okurken, biliyorum ki, ‘bu sudur’ desem ama o suyun ne işe yaradığını bilmesem, daha doğrusu ‘su bilgimi’ kullanmasam, suyla temizlik yapmasam, en önemlisi de susayınca o suyu içmesem, benim “su bilgim” ne işe yarar?!.
Kitapta s ve u dan harfler ya da H2O'dan oluşan semboller, su mu?!. Dışardaki (bardaktaki, barajdaki) suyu içmezsem, temizlik için kullanmazsam, yaşayabilir miyim!?!.
Kitaptaki bilgilere de böyle bakmalıyız. İşimize yaramayan bilgileri yük edinmemeliyiz ama kendimizi de hep geliştirmeliyiz...
...
Kâinat, Rabbin fiilen yazdığı Kitâb; Kur'ân, vahiyle Efendimize ilqâ ettiği Kitâb’tır. İkisi de Kitab’tır. Efendimize, İqra!. = Oku!, dendiğinde (Allah-u A'lem) fiilen yazılan Kitâb’ı (afâq ve enfüsü) Rabbin adına = Rabbin adıyla oku! = tefekkür et!, denilmiştir. Daha ilk âyette yaratmadan/yaratılıştan (halaq) söz edilmesi, insana ve alaqa gönderme yapılması, başka nasıl okunabilir?!.
...
Kitap yazanlar da, yaratılan malzemeleri (eşyayı = kalemi, duyulur ve akledilir şeyleri, akıllarını) kullanarak yazıyorlar, değil mi? Ama onların çoğu, o malzemeleri ‘yanlış’ kullanıyorlar; çünkü yanlış okuyorlar; onların doğru okunması = kullanılması için Doğru Okuma = Doğru Kullanma Rehberi = Kur’ân şarttır!.
Hayat ve kâinat, ancak Kur'ân ile doğru okunabilir ve doğru yaşanabilir; doğru kitaplar Onun rehberliğinde yazılabilir...
Okumayı sadece yazı (dil) ile sınırlamak, kabuğa, şekle = kâğıt üzerindeki “karalamalara” bakmaktır; okuma, şeklin = kabuğun arkasındaki anlamı görmek ve ona göre hareket etmek, ona göre yaşamaktır.
“Bizim oğlan bina okur, döner döner gene okur.” Bina, dil öğrenmek için yazılmış Arapça dilbilgisi kitabıdır. Kitâb’ı = Kur'ân’ı anlamadan okumak, Onu binaya çevirmektir. Efendimizin son günlerinde Cebrail ile yaptığı mukabele = karşılıklı okuma, Allah-u A'lem, anlamı/anlamayı te’yit etmek = sağlamlaştırmak içindir.
Pekiî anlama/k nedir?!.
Bilgiyi sağlamlaştırma, sağlama alma gayreti!.
Son cümle, meramımı tam açıklayamasa da, yukardaki su örneği imdadıma koşar. Anlamak, suyun, su olduğunu bilmek değil (bu, bilmektir); suyu (hayat için) kullanmaktır. Anlamak = Bilmek ve yapmaktır, inanmak ve inanca uygun = doğru davranmaktır. Bilmek, aklın eylemiyse; anlamak da ruhun eylemidir, idraktir; idrak, daha derin ve daha geniş bir kavrama ve kuşatmadır. Ruhta, duyu, duygu, akıl, irade ve vicdan bulunur; bunların bir konudaki = bir işteki uyumu, bedeni o işi yapmaya sevk eder = zorlar, bedene tesir eder; anlama da bu tesirin başladığı yerde başlar...
Önce akla, sonra ruha (kalbe ve iradeye) tesir etmeyen, dolayısıyla eyleme = yapmaya dönüşmeyen okumalar, entellektüel, filozof ve bilgin yetiştirir ama Mü’min, Müslim yetiştiremez.
Efendimiz, Oku! = Iqra! emrini iyi yaptı. Bize de, iyi okumamız için İYİ BİR KİTÂB bıraktı. Salât ve Selâm Ona ve âline olsun.
...
Not : Dil, “anlaşmak” içindir; anlaşamayalım diye şeytan dili karıştırır. Tekvin, 11. Bab, dili Babil’de Tanrı’nın karıştırdığını söyler; ben buna inanmam; dili karıştıran, kötü niyettir = şeytandır, kişisel menfaattir; bu durumun Kitâb’taki adresi : Yahudilerdir, onlar kişisel menfaatleri için kelimelerin anlamlarını eğip-bükerler, kelimelerin konuldukları yerleri değiştirirler. = “yuharrifûnel kelime an mevâdı’ıhî”. (4/5 ve 41.) Tarihte din tahrifini de hep onlar yapmışlar, Peygamberleri de onlar öldürmüşlerdir.
Kur'ân, bu tahrifi düzeltmek için inmiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET