DİN ve DEVLET

Ben bu iki kavrama bilindik anlamından farklı bir yerden (noktadan) bakacağım.
Din, düzendir (yasa, hukuk, şeriat, kuraldır.) Devlet, bu düzeni işleten kurumdur. Din de devlet de birer kurumdur; din devletin görünmez kurumu; devlet dinin görünen (teşkilatlı) kurumudur.
Din, ilâhî de seküler de olabilir; böyle olunca, devlet de ona göre şekillenir. Din devleti (teokrasi); seküler (laik) devlet (demokrasi) gibi...
‘Devletin dini olmaz.’ sözü, son tahlilde, o devlette yaşayanların (o devlette yönetenlerin ve yönetilenlerin) dini olmaz sözüne varır; ki, bu saçma bir sözdür; laiklik de seküler bir dindir; önemli olan, dinlerin iktidar anlayışları, yönetim tarzlarıdır. Din vardır, başka dinlere saygısı ve hoş görüşü yoktur; din vardır, kendine güveni tamdır, başka dinlerden korkmaz, uygulamaları ile onlara örnek olur = meydan okur , onların gönüllerini kazanır = iknâ eder...
Her devlet, bir din devletidir; her devleti ya “ilâhlar” ya da “o ilâhlara kul olanlar” yönetir. İlâhlar çok olur ve çatışırlarsa, ki ilâhların çok olduğu yerde çatışmanın çıkmaması mümkün değildir, devlette = devlet yönetiminde de çatışmalar olur ama ilâh tek olursa = devleti yönetenler tek ilâha boyun eğerlerse (kulluk ederlerse), çatışmalar da minimuma iner; çünkü yöneticileri Tek İlâh’ın koyduğu ahlâkî ilkeler sınırlar. Hele de o din, o yöneticileri, lâ yüs’el = sorumsuz ve dokunulmaz görmüyor, onların da hesap vereceğine inandırıyorsa...
Bir din olan İslâm, bir devlet modeli önermez ama devleti yönetmek için ilkeler belirler ve yöneticilere adâleti emreder.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET