EBÛ CENDEL

Asıl adı Âs b. Süheyl, lakabı Ebû Cendel. Kardeşi Addullah b. Süheyl. Babaları Süheyl b. Amr.
Ebû Cendel’i Hudeybiye ile birlikte hatırlayın. Hendek Savaşı arefesi, müşrikler küplere binmiş; Efendimiz “gördüğü bir rüya üzerine” bir grup ashabı ile umreye silahsız yola çıkıyor ama Mekke müşrikleri onları Kâbe’ye sokmak istemiyorlar. Karşılıklı görüşmeler oluyor; diplomatlar gidip-geliyor; Efendimiz Hz. Osman (r.anh)’ı Mekke’ye arabulucu, müzakereci elçi olarak gönderiyor, bir süre sonra Hz. Osman (r.anh)’ın öldürüldüğü haberi yayılıyor; Müslümanların morali çook bozuluyor. Mekke’den gelen son elçi Süheyl b. Amr ile Hudeybiye’de (Mekke’ye 17 km uzaklıktaki bu yerde) bu anlaşma imzalanıyor.
Anlaşmanın şartları Müslümanlar için ağır.
1) Bu yıl ziyâret yok; 
2) Ziyâret gelecek yıl yapılacak ama sadece üç gün. Bu üç günlük süre içinde Mekke boşaltılacak, Müslümanlar kimseyle temas kuramayacak.
3) Müslüman dahi olsa Mekke’den Medine’ye sığınanlar/gidenler iâde edilecek ama Medine’den Mekke’ye sığınan hiç kimse iade edilmeyecek; buna diğer şehirler dahil değil.
4) Anlaşmanın süresi 10 yıldır. 
Hz. Ali anlaşmayı yazan kâtiptir; O, anlaşmanın imza kapanışına, “Allah Rasûlü Muhammed” ve Süheyl b. Amr isimlerini yazar; Süheyl, ‘biz Senin Allah Rasûlü olduğunu kabul etseydik Seninle böyle bir anlaşma yapar mıydık?’, der, Allah Rasûlü ibaresinin silinmesini ister; Hz. Ali, ben bunu silemem der; Efendimiz Kendi siler ve onun yerine Muhammed b. Abdullah = Abdullahoğlu Muhammed ismini yazar. 
Ortamın bu ağır şartlarına bir de anlaşmanın ağır şartları eklenmiş, tam o esnâda da! Ebû Cendel, babasının hapsettiği yerden = Mekke’den (işkencehâneden) kaçıp-çıka-gelmiştir. Ebû Cendel, Bedir savaşından sonra Müslüman olmuştur ama babası onun hicret etmemesi için onu izbe bir yere hapsetmiş ve ona sürekli işkence etmiştir; o, babasının müzakereci elçi olmasını fırsat bilerek, bişekilde kaçmış-gelmiştir ama o geldiğinde ne yazık ki anlaşma yeni imzalanmıştı.
Efendimiz, Süheyl b. Amr’a, Ebû Cendel istisnâ olsun/tutulsun dediyse de babası bu teklifi kabul etmemiştir; Ebû Cendel : “Ey Allah’ın Rasûlü!, beni tekrar o ateşin içine mi atacaksınız?!” demesine rağmen, Efendimiz anlaşmaya sadık kalmış, ona “biraz daha sabır Ya Ebû Cendel!.” demiştir.
Bütün bu yaşananların sonucunda Hz. Ömer, Efendimize “sesini yükseltmiş”!, Efendimiz onu teskin etmiştir, daha sonra Hz. Ömer bu hatası = öfkesi için çook istiğfar etmiş, çook sadaka vermiş, çook ağlamıştır.
Bu anlaşmadan yaklaşık iki (2) yıl sonra Mekke fethedilmiş; anlaşmanın sekiz (8) yılı otomatikman düşmüş = anlaşma iptal olmuştur. Bu anlaşma ile Müslümanlara (Medine’ye), Mekkeliler tarafından bir devlet statüsü verilmiş, Müslümanlar tanınmış, muhatap alınmıştır denilse de, ben bu değerlendirmeye katılmıyor, bu tanımayı tanımıyorum; düşman sizi tanısa ne oluur, tanımasa ne oluur?!.
(Not : Cendel, büyük kaya demek. Sanırım bu lakab ona dayanıklılığından verilmiş.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET