EFENDİM/İZ!

Bugün benim/bizim Ona : Efendim/iz, dediğim(iz)e bakmayın; biliyorum ki Onun sağlığında Ona Efendim, deseydim bana kızardı. O sağken, Kendisine aslâ Efendim/iz, Seyyidim/iz, Sultanım/ız dedirtmemiş; en çok Ey Allah’ın Rasûl’ü hitabını sevmiş, ismi ile hitap edilmesini istemiştir.
...
Efendimiz vefât ettiğinde zırhı bir Yahudi’de rehindi. Evinde yiyecek bişeyi yoktu, birazcık arpa almak için zırhını o Yahudi’ye rehin bırakmıştı. Hatırlayın O, o zaman devlet başkanı idi; bir devlet başkanının ve bir Peygamberin o günün toplumunda “azınlıkta olan” bir Yahudi’den = gayri müslimden borç almasını hayal edin!...
...
Hz. Âişe (r. anhâ) vâlidemiz :
“Bazen iki üç ay geçerdi de evimizde hiç ateş yanmazdı.” (Tirmizi, 2471.)
“Rasûlüllah Medine’ye geldikten, vefât edene kadar üç gün arka arkaya buğday ekmeği yemedi.” (Buharî, Taam, 5374.)
Unutmayalım bu süre zarfında O, devlet başkanı idi.
Muhtemelen bu durumdan eşleri şikayetçi idi ve bunun üzerine şu âyetler nâzil oldu. 
“Ey Nebî! Eşlerine de ki : Eğer dünya hayatını ve onun ziynetini istiyorsanız, gelin sizi yararlandırayım ve sizi güzellikle boşayayım. Eğer Allah ve Resulünü ve âhiret yurdunu istiyorsanız, kuşkusuz Allah, sizden muhsin olan kadınlar için büyük bir ecir hazırlamıştır.” (33/Ahzab, 28-29.)
Efendimiz bu yüzden (geçim meselesi yüzünden) eşleri ile tartışmış, bir süre tek başına, sadece bir hasırın bulunduğu bir odada kalmıştır. Bu süre zarfında Hz. Ömer Onu ziyarete gelir ve “Ey Allah’ın Rasûlü!, hâlin hiç iyi görünmüyor. İran kisraları, Bizans imparatorları kuş tüyü yataklarda yatıyor, saraylarda kalıyor, Sen şu hasırda yatıyor, böyle basit bir kulübede tek başına kalıyorsun.” der. Efendimiz : “Ey Hattaboğlu o insanlar bütün paylarını (alacaklarını) bu dünyada aldılar; Bizim nasibimiz (payımız) ötede/âhirette.” buyurur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET