ONUN HAYAT ÇİZGİSİ


O, Efendimiz.
Ana ve baba ile değil ama dede ile geçen bir çocukluk. (= yetimlik ve öksüzlükle geçen bir çocukluk.)
15 yaşında çocukluktan çıktığını varsayalım; 15 yaşından sonra çobanlık ve ticaret...
25 yaş, evlilik...
25 ilâ 40 arası “karanlık = bilinmiyor.”!; tek-tük hâdiseler anlatılıyor; Kâbe onarımı yaklaşık 605’tir, Efendimiz de o zaman yaklaşık 34-35 yaşındadır ve oradaki Hacer-ül Esved “problemini” ustalıkla çözmüştür; bunun gibi bir kaç olay dışında çok fazla şey bilinmiyor.
40’a doğru Hira yolculuklarının başladığına dair bilgiler var.
40’ta ilk vahiy.
Vahye kadar maddî açıdan “orta halli = orta sınıf” bir yaşam. Vahiyden sonraki her geçen gün ise küçülme = fakirleşme.
Hasır üstünde uyuma. Neredeyse hiç tefrîşâtı ve mefruşâtı (eşyası) olmayan bir kulübenin içinde bir kaç kap-kacakla idare edilen hayat...
Medine’de devlet başkanı olunca, savaşlardan ganimetler/gelirler elde edilmeye başlanınca da aynı şekilde süren/yaşanan bir hayat. 
Ailece. Kızı Fâtımâ ile damadı Ali de aynı. Hayber’in fethinden yüklü miktarda ganimet/gelir elde ediliyor, kızı Fâtımâ azbişey pay ve bir de yardımcı istiyor, Efendimiz “hayır”! diyor.
Siz bu “hayır’ın” nasıl bir psikoloji/ruh hâli ile söylendiğini tahmin edebiliyor musunuz?!; “hayır” dediğiniz kişi kızınız!, Fâtımâ!, ciğerpâreniz!.
O da Kendine bir saray inşa ettirebilirdi; imkânı vardı; civar devlet temsilcileri gelip-gidiyordu, O da İslam Devletinin ihtişamını onlara göstermek isterdi...
Vefât etmeden bir gün önce Mescid’e (Mescid-i Nebevî’ye/Nebî’ye) geldi ve ashabına şunları söyledi :
“Allah’u A’lem gidiyorum. Kimin Bende bir alacağı varsa söylesin-alsın, işte malım. Kimi kırmış-incitmiş ve kime bir kırbaç vurmuşsam, söylesin, işte bedenim, gelsin vursun... kadınlarınız ve köleleriniz hakkında Allah’tan korkun...”
Efendimiz köleliği kaldırmak için çok uğraşmıştı ama ömrü vefa etmedi = yetmedi; Ondan sonra da kölelik, ‘neredeyse eski hâline’! döndü.
Saraylarda yaşayan efendilerin köleleri = hizmetçileri olmaz mı; kölesi olmayana efendi denir mi?!.
Efendimizin kölesi = hizmetçisi var mıydı? Bildiğim kadarı ile O, elbiselerini de ayakkabılarını da Kendi onarıyor, Kendi dikiyordu...
...
Bilelim ki, ne kadar büyük bir evimiz ve o evde ne kadar çok eşyamız varsa, o kadar da çok işimiz vardır ve bu işlerin hepsini kendimiz yapamayız...
Efendimizin elindeki imkânlar sürekli artmasına rağmen, maddî açıdan hayat çizgisi = yaşam kalitesi sürekli düşmüştür.
Sizce neden?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET