KUTLU

Kut, Öz-Türkçede baht, talih, mutluluk. Arapçada Kuds/Kudsî, Mübarek, Mukaddes. Fiil hâli, takdis.

İlk takdis, meleklerin Rablerini takdisi (kutsaması) = “ve nukaddisu leK/e”. (2/30.)

Ruh-ul Kuds = Kutsal Ruh : Cebrâil.

İsâ (a.s.) ve tüm Elçilerin Ruh-ul Kuds = Cebrâil ile (Cebr : güç; El/İl, İlâh = İlâhî Güç ile, Melek ile) desteklenmesi. (2/253.)

Arz-ı Mukaddes = Kudüs. Mûsâ (a.s.) : “Ey kavmim! Allah’ın size vadettiği mukaddes yere girin!...” dedi. (5/21.)

“Bu Kur'ân’ı, Ruh-ul Kuds = Cebrâil Rabbinden indirmiştir...” (16/102.)

“Ey Mûsâ!. Sen kutsal vâdi Tuvâ’sın; çıkar ayakkabılarını (nalınlarını).” (20/12. 79/16.)

“O Allah, El-Melik, El-Kuddûs, Es-Selâm, El-Mü’min’dir...” (59/23. 62/1.)

...

Kutlu/kutsal olanlarda “hiyerarşi” var ve her dinin (düzenin) de kutsalları var. Bu kutsallar arasında bir “seçim” yapamazsak, bizi sevindiren her şeyi kutlar, kutsallaştırırız. Her yıl, kendimizin ve sevdiklerimizin doğum gününü, savaşların, kurumların ve ülkelerin kuruluş/kurtuluş yıldönümünü, tuttuğumuz takımın şampiyonluk gününü, istediğimiz okula/bölüme/işe girişimizi, diploma alışımızı, ... kutlar, kutsallaştırırız; totemler de kutsaldır. 

Kutlamalar bu kadar çeşitlenince, “sıradanlaşır, içi boşalır.”!. Hiç olmazsa dinî kutsallarımıza = kutlamalarımıza özen gösterelim de sıradanlaştırmayalım, içlerini boşaltmayalım.

Bu nasıl olacak?!.

Bu kutlamalar bize her yıl bişeyler katacak, bizi ahlâken bi gıdım da olsa her yıl ileri taşıyacak; her yıl aynı şeyleri yaptırmayacak!...

Her yıl, aynı mesajları attırmayacak; aynı sözleri tekrarlattırmayacak; bizi bir gece ile sınırlı tutmayacak; o gece, bizi sadece mevlithanların okuduğu gazeller mest etmeyecek; o gece yaktığımız kandilin ateşi sadece bir gece yanmayacak, her geçen gün güçlenecek; o ateş, diğer gecelere ve o ateşten haberi olmayanlara da taşınacak, ...

Böyle yaparsak, mübarek gün ve geceler ve bayramlar kutlu olur; aksi hâlde belli âdetler = alışkanlıklar (rutinler) her yıl tekrarlanır ve kutsallar sıradanlaşır = belli bir süre sonra da artık cazibesi kalmaz/kalmayacak hâle gelir.

“Nerede o eski bayramlar!” diyenler, sizce neden diyor?!. Bu bayramlar, mübarek gün ve geceler (kandiller), (artık) gençlere niye cazip gelmiyor?!. Çünkü ihtiyarlar (= bizler), onların içini dolduramıyor/uz, onlarla gençlere bişeyler veremiyor/uz, bu günleri popüler kültüre entegre ederek “kurban” ediyor/uz; bu günlerde bişeyler öğreniyorsak dahî bunu diğer günlere taşıyarak istikrarlı ve tutarlı bir örneklik oluşturamıyoruz = dindarlığımızı sadece bu gecelerde/bu günlerde gösterebiliyoruz; bu günler geçince diğer insanlardan bifarkımız kalmıyor...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET