BÜYÜK

İki şekilde büyük olunur, büyünür :

1) Küçüğün büyümesi, büyük olması.

2) Hiç küçük olmayanın, hep büyük olanın büyük olması.

İlki, hepimizin başına gelir; hepimiz küçüktük, büyüdük; ama bazılarımız küçük olduklarını unutuyor, kendilerini hep büyük sanıyor.

Küçüğün büyümesini, kendi hayatımızdan bilemesek de, çocuklarımızın hayatından, bir fidanın/ağacın ya da otun büyümesinden biliriz.

Bir de “manevî büyüklük, geometrik olmayan büyüklük” var ki o bu yazının konusu değil.

İkincisi, Rabbimiz Allah’ın büyüklüğüdür; O’na büyük değil, en büyük = Ekber, “Allah’u Ekber = Allah’tır En Büyük.” deriz; bu büyüklüğü, hiçbir (tür) büyüklükle kıyaslayamayız.

Kendilerini büyük görenler, O’nun Büyüklüğünü “kavrayamazlar”, O’nun Büyüklüğü karşısında küçüklüklerini “anlayamaz”, secdelere kapanamazlar.

“Göklerde ve yerde bulunan hareket halindeki varlıkların (canlıların) tamamı ve melekler, büyüklenmeden Allah’a secde ederler.”

وَلِلّهِ يَسْجُدُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مِن دَآبَّةٍ وَالْمَلآئِكَةُ وَهُمْ لاَ يَسْتَكْبِرُونَ

(16/Nahl, 49.)

“Rabbine yakın olanlar, O’na kulluk etmekten asla büyüklenmezler, (kibirlenmezler); O’nu tesbih ederler ve O’na secde ederler.”

إِنَّ الَّذِينَ عِندَ رَبِّكَ لاَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ وَيُسَبِّحُونَهُ وَلَهُ يَسْجُدُونَ*

(7/Araf, 206.)

Allah’u Ekber. = الله اكبر

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK