EĞİTİM-ÖĞRETİM

(Bu yazıyı 40 yılının 30 yılını öğrenime, 10 yılını da öğretime vermiş biri olarak yazıyorum; dikkat ettiyseniz, eğitimden hiç söz etmedim, eğitim başka bişey; bu yazıda onu konu edineceğim.)

Başlık (eğitim-öğretim), doğru bir sıralama; öğretim-eğitim de olabilirdi ama olmamış. Eğitim, öğretimden; öğretim de eğitimden ayrılamaz ama öğreticilerimiz (öğretmenlerimiz, hocalarımız) eğitimli değil, eğitilmemiş.

Öğretim, teoriktir; eğitim, pratiktir. Öğreticilerimiz (öğretmenlerimiz, hocalarımız), öğrettiklerini yapmıyor, yapamıyor!. Biliyor ama yapmıyor, yaşamıyor. Bilgi, aklîdir; yapma/yaşama, ahlâkîdir. 

Bizim bilgi sorunumuz, bilgide çok fazla eksiğimiz yok; ahlâk sorunumuz, ahlâk eksikliği sorunumuz var.

Bu kanaate nasıl vardım? 40 yıllık eğitim-öğretim yaşamım boyunca belki onlarca hoca (siz deyin yüzlerce) ile karşılaştım; üzülerek söylüyorum ki, hiçbir hocanın benim üzerimde kalıcı bir etkisi olmadı!. (Kitaplardan etkilendim. Son 10 yıldır da kitaptan önce yazarının hayatına bakıyorum, yazarın hayatı “ilginçse”!, o kitabı alıp-okuyorum.) Fakültede verdiğim derslerden biri de ‘İş Ahlâkı’ idi. Ahlâk teorilerine, daha doğrusu ahlâkın kaynağına temelde iki yaklaşım var : Göreceli/subjektif yaklaşım ve Objektif/nesnel yaklaşım. Objektif/nesnel yaklaşım, ahlâkı dine/Tanrı’ya (dinsel kurallara) dayandırır; göreceli/subjektif yaklaşımda ahlâk, kişilere, toplumlara ve kültürlere göre değişir.

(Çoğu meslektaşım bana kızacak ama söylemek zorundayım. Maalesef bilim, ahlâk üretmediği gibi, ‘bilim ahlâkı’ denilen şeye de uyulmuyor. Çoğu bilim adamı, bilimi bir araç olarak kullanıyor. Neyin aracı? Paranın, unvanın, itibarın vs...)

Ahlâkın kaynağı ne olursa olsun, ahlâkta/ahlâkın kendisinde de iki tutum/tavır göze çarpar : Deontolojik ahlâk, buna ödev ahlâkı da denir, Kant’ın ahlâkı, ödev ahlâkıdır. Diğeri de Teleolojik ahlâk, bu ahlâk, sonuç (amaç) odaklı ahlâktır.

Müslümanların çoğu teleolojik ahlâka, sonuç (amaç) odaklı ahlâka odaklıdır. Ne/neyi amaçlar bu ahlâk? Çıkar/ı. Menfeat/i. Bu menfaati çoğu Müslüman burada arar ve ona göre yaşar/davranır; birazı da ötede arar, cennet de bitür menfaattir. İnanmayanlar içinse ahlâk, göreceli/subjektif, değişkendir; onların ne yapacağı belli olmaz, onlar makyavelisttirler. 

Konu ahlâk olmadığı için burada kesiyor; ahlâkın eğitim ile ilişkisine geçiyorum. Eğitim, ahlâkla çok yakından ilişkilidir; öğretim, kişiyi ahlâka götürmüyorsa, eğitimden söz edemeyiz. Öğreticilerimizde (öğretmenlerimizde, hocalarımızda) pratik model olma durumu, (kusuruma bakmasınlar, buna ben de dahilim, ben de 10 yıl hocalık yaptım), onlarda öğrencilerine örneklik teşkil edecek bir “ahlâk” olmadığından, öğrettikleri/miz, ancak diploma almaya yarıyor, öğrencileri (de) ahlâklı yapmıyor...

Beklenti (çıkar, menfaat) odaklı ahlâk, kişiye belli bir süre motivasyon sağlar, ama!, bu süre hiç sona ermezse çocukluktan çıkamayız. Çocuk, ödülle, va’d ile motive olur, kendiliğinden bişey yapmaz; ancak yetişkin olunca, bazı görev ve sorumlulukları olduğunu anlayabilir.

Müslümanlar da hâlâ Müslümanlığın çocukluk evresini yaşıyorlar!. Onlar, ya korku ya da ödül Müslüman’ı. (Cennet & Cehennem). Olgun/yetişkin Müslüman sayısı, çook az. 

Olgun/yetişkin Müslüman’ı motive eden, “ve Rıdvân-ün minel Allah’i Ekber’dir.”

Öğretim ve Eğitim, somuttan soyuta doğru olur. Kur'ân (Rabbimiz), cahil Arab’ı ve bizi (herkesi), çook alt düzeyden (esfele sâfilinden) alır, çook üst bir düzeye (eşref-i mahlukât’a) eğitim-öğretimle taşır.

Tabiî, eğitim-öğretim almak (okumak!) ve yükselmek isteyenleri.

Peygamberler, çook yüksek bir ahlâka sahip oldukları için, Efendimiz de ahlâkı kemâle erdirmek (tamamlamak) için geldiğinden, hem öğretici hem eğiticidir/ler.

Hülâsâ, öğrenim/öğretim ahlâksız olsa da; eğitim, ahlâktan bağımsız olamaz. Tekrar ediyorum, bizim öğrenim/öğretim sorunumuz yok, eğitim (ahlâk) sorunumuz  var!. Örnek alınacak iyi bir Rol Modele = Üsve-i Hasene’ye ihtiyacımız var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET