İLAHÎ SEVGİ = MUHABBETULLAH

Sevgi de teste tâbidir. Seven, sevdiğini “mükemmel” görür; ondaki “kusurları” görmemezlikten gelmez, görmez!.

Allah’a kötülük (şer) atfedenler (hayriHî ve şerriHî min-el Allah-i Teâlâ diyenler), ki, aslâ Allah’tan kötülük sâdır olmaz, (Allah kötülük işlemez; kötülük, insan hatası, şeytan mugalatası ve vartasıdır.), utanmadan, sıkılmadan Allah’ı sevdiklerini söylüyorlar!.

Hacc, 11, “İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah’a kıyısından köşesinden (gönülsüz) ibâdet eder; eğer kendisine bir iyilik (hayr) gelirse, güven duyar; şayet bir fitneye mâruz kalırsa (beklediği çıkmazsa), yüz çevirir, sırtını döner.” buyurur.

Allah (c.c.), kulunun sevgisini/n (düzeyini) görmek için onu (kulunu) dener ama kulu onu (o fitneyi, denemeyi) kötülük zanneder.

Cahillik, (sahte sevgi) işte böyle bişeydir. Zorluğun, sıkıntının olmadığı bir hayatta “seçim” olur mu? Rabbimiz (de), bizi zor ânlarımız(l/d)a test eder, sınar; bakalım!, (O zaten bizim nasıl davranacağımızı bilir, böyle yapmakla bizi bize gösterir.) kulum “zor ânlarında”, sadakat mı gösterecek, yoksa yamulacak ve kaçacak mı?! (diye.).

Sevgi (muhabbet) söz(l/d)e değil öz(l/d)edir; söz de, özden gelirse güzeldir. Özü sözü bir olmayanın sevgisi de sahtedir, o münafıkça sever; Mü’min’e nifak yakışmaz; ayrıca Mü’min, Rabbine olan sevgisini kimseye ispat etmek (göstermek) zorunda da değildir; onun Rab sevgisi davranışlarında doğal olarak görünür.

(İtiraz geleceğini biliyorum; ek açıklama yapıyorum.)

‘HayriHî ve şerriHî min-el Allah-i Teâlâ’ ibaresi, Âmentü’ye Emevî Halifeleri zamanında girmiş, bugüne kadar sürüp-gelmiştir. Yezid, zulmünu meşrû göstermek için “benim böyle hükmetmem (sizi idâre etmem) Allah’ın takdiri iledir.” demiştir.

Kader, Allah’ın yarattığı şeylere koyduğu ölçüdür; kazâ ise ‘olacak olanın’ bilinmesidir; biz, olacak olanı bilemeyiz, ‘olunca’ biliriz; her olacak olanı da bilemeyiz, O bilir.

Kazâ ve Kadere iman, asıldır ama hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman, iman esaslarına sonradan girmiştir; bu esas, zulme direnci zayıflatmıştır. 

Çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir toplumda (devlette) zâlim yöneticiler, iktidarlarını dâim kılmak için dinden meşrûiyyet devşirirler; bunun için de “yandaş din âlimi” istihdam ederler.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET