BİR TRANSFER

Bu transferi hem öğrencilik hem hocalık hayatımdan esinlenerek yaptım. Bizim öğrencilik zamanımızda lisansta da tez yazımı vardı; ben üç tez yazdım (Lisans, YL ve Doktora tezi); hocalıkta da işletme yönetiminde, işveren temsilcisi olarak yöneticilerin ve işleri yapanlar olarak işçilerin (çalışanların) verimliliği (çok daha fazla iş çıkarmaları) açısından, onlara verilen görev/iş ile, o işleri yapmak için onlara verilen süreyi karşılaştırdım ve bu süre-görev ilişkisini, bana verilen görev ve süreye (ömre) transfer ettim, tabiî bu transferi çook sonraları (50 yaşımdan sonra) yaptım/yapabildim ve şu kanaate vardım: 

İşinizi yapmak için size verilen süre ne kadar çoksa, işi o süreye yayarsınız; işinizi ihmal etmişseniz ve süreniz de azalmışsa paniklersiniz. Bu iş, yemek yapmak, ev yapmak, tez yazmak, tatil yapmak vs. olabilir. Hiç işinizin olmadığını düşünüyorsanız, ya aylak aylak gezer-dolaşır ya da yan gelip-yatarsınız.

İşiniz var da, size verilen süreyi bilmiyorsanız, işi bir ân önce bitirmeye gayret eder, aslâ o işi savsaklamazsınız.

...

‘Benim burada ne işim var?.’ diye hiç sordunuz mu kendi kendinize?

Yoksa, ‘bi işim yok, yan gelip-yatarım.’ mı diyorsunuz?

Emekli olunca benim işim daha da arttı, yetiştiremeyeceğim diye korkuyorum.

Kendilerine verilen işi/görevi yapamadan süreleri sona erenlerin (ölenlerin) paniklemelerini, -- ne paniği, panik süre varken ve azalmışken olur --; korkmalarını (korkularını, başlarına gelecekleri) düşündükçe, kaygılanıyorum ve daha çok çalışıyorum.

Size göre ben, deli miyim yoksa hasta biri miyim?!.

Bu yazılar da işimin bir parçası; onun için yazmadan duramıyorum. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET