NOKTA (.)!

Hz. Ali Efendimize atfedilen “İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı.” sözü bana hep cazip gelmiştir. Bunca yıl, bir “nokta” için mi uğraşıyordum?!. Bu “nokta”, Besmele’nin Be’sinin altındaki ‘nokta’ya refere edilir; ben, başka bir kelimedeki “nokta” için bu yazıyı kaleme alıyorum.

O kelime (حلى) ve (خلى); “nokta”, bu sefer üste çıkmış.

Halâ’nın (حلى), mastar hâli hulûvet, tatlılık, hoşluk; fiil hâli, bişeyi hoş (tatlı) bişeyle donatmak, doldurmak; tef’îl babındaki hâli tahliye (تحلية), süs.

Öbür Halâ (خلى), boşluk. Tef’îl babındaki hâli (تخلية), boşaltma, tahliye. (خلاء), açık arazi, büyük boşluk. Amâ (عماء) da, yaratılış öncesi karanlık büyük boşluk (yokluk!).

Tahlil (تحليل), çözümleme, analiz. Zıttı, terkîb, sentez; edebiyatta ise te’lîf.

Halâ’daki noktaya, bireysel bazda, üç açıdan (yönden/taraftan) bakılabilir :

1) İçin (kalbin ve aklın) boş; aslında dolu. Bu boşluk (doluluk), hoş olmayan şeylerle dolu. Hem boş, hem dolu diyorsun; kafayı mı yedin, diyebilirsiniz; izah edeceğim.

2) İçin (kalbin ve aklın) dolu. Bu doluluk, hoş olmayan şeylerle dolu; tahliye etmen, onların yerine hoş/tatlı şeyler koyman gerekiyor.

3) İçin (kalbin ve aklın) dolu. Bu doluluk, olması gereken doluluk.

İlk hâldeki (1.) boşluk, iyimser (optimist) bir bakış açısını, yaklaşımı gösterir; ikinci (2.) hâl, kötümser (pesimist); bakana göre değişe de bilir. Bu tıpkı Kâria Sûresi’nin ameller tartılırken iyileri öncelemesi ve onları ağır (sequlet) görmesi; kötüleri ikinci planda ve hafif (haffet) görmesine benzer. Kötü şeyler hafiftir, değersizdir, boştur; biz onlarla içimizi (cebimizi, kalbimizi, aklımızı) doldurmuş olsak da; ama bakışımız kötü olmuşsa (kötüleşmişse), biz onları iyi, dolu ve değerli görmeye devam ederiz.

Şeytanlaşmış insanlara şeytan iyi (dost, arkadaş) görünür. 

Öyle ise, halâ’daki “nokta” herkese farklı görünür. İyi bir adam, o noktayı kötü görebilir ve içini tüm kötülüklerden boşaltır, tahliye eder; kötü bir adam, o noktayı iyi görür ve içini (gerçekte kötü olduğu hâlde) iyiliklerle doldurduğunu düşünür, tahliye etmez.

Tasavvuf, kişinin içindeki (kalbindeki, aklındaki) ‘muhabbetullah’ dışındaki her şeyi (mâsivâyı), kötü görür.

Şeylere takılıp kalmak, kişiyi yolundan (Maksud’undan) alıkoyar. Yolda patır-patır dökülen insanları neyle açıklayacağız?!.

Maksûd (Rab) dışındaki her şeyin (ilim dahil) aslında bir nokta kadar değeri yoktur!. Her şeye (mala-mülke, ilme-irfana, makama) değerini veren, O’nunla olan ilişkisi/irtibatı/bağlantısıdır; o ilişki koparsa her şey değerini yitirir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET