TÂBİYET
Tâbiyet, tebaa’dan ardında yürümek; tabiî, doğal; tâb, basım/baskı; tabiat, doğa.
Kim kime tâbî olur?
Kötü, iyiye. İyi, kötüye tâbî olursa, tabiat bozulur.
Tabiat, Allah’ın “Kün/Ol!.” emrine tâbîdir.
Müminler de Efendimize...
Bizler tâbiyeti, genelde tebâ (bir devlete uyruk/vatandaş olmak) şeklinde algılarız; bu algı da doğrudur ama “iyi/lik kötülüğe (kötüye) tâbîdir” ilkesi gereği devletin iyi olması, vatandaşlarını iyiliğe yöneltmesi şartıyla...
Bakın!. 2/Bakara, 263 ne diyor? “Mâ’ruf bir söz ve bağışlayıcı olmak, ardından başa kakılacak bir sadakadan (yetbeuhâ ezâ) çok daha hayırlıdır.”
Sadakaya (iyiliğe) kötülük (ezâ/eziyet, başa kakma) tâbî olmasın demiyor mu?
Tâbiyet (tebâ/tâbî olma), itaatir; itaat de Allah’a, Rasûlüne ve bizden olan Ul-ül Emr’edir.
Biz kimiz?
Allah ve Rasûlüne inanan, Onların dinine bağlanan Müminleriz, değil mi?
Yorumlar
Yorum Gönder