HAREKET

Hareket zamana bağlıdır, hareketi zaman ortaya çıkarır; hareket bir mekânda olur/oluşur. Hareket, canlılık demektir; her canlı varlık hareket eder; kimi hızlı kimi yavaş, kimi yukarı kimi sağa kimi sola... bitkiler, çook yavaş yukarı; hayvanlar ve insanlar, her yöne biraz hızlı; yıldırım, aşağıya çook hızlı; duman (ateş), yukarıya âheste vs...

Hareket ya doğrusal ya da dairevîdir; sürekli doğrusal hareket de dairevî harekete döner; bir yönde devamlı hareket etsek aynı yere geliriz ama yönümüzü “yukarı” çeviremezsek, dolap beygiri gibi aynı yerde döner dururuz. (Yönler: Üst-alt, sağ-sol, ön-arkadır. Üst-alt, yüksekliği; sağ-sol, genişliği; ön-arka, derinliği verir.)

Hareket, hareket eden için ya içseldir ya da dışsal. Dışsal hareket zorlama ile olur; güçlü güçsüzü hareket ettirir, harekete zorlar. İçsel hareket ya iradîdir ya da insiyâkî/güdüsel. Acıkan birinin yemek için hareketi insiyâkî/güdüseldir. İradî hareket azimle olur; cahil olduğunu bilen birinin öğrenmek için biokula (bir şehirdeki hocaya) gitmesi, (bir kitap alıp okuması), Tanrı’yı bilen birinin O’na ibâdet etmesi iradîdir; iradede azim, hareketi hem güçlendirir hem de hareketin devamlılığını sağlar.

Bilgi, eğer insanda hareket etmeye (o bilginin gereğini yapmaya = salih amel işlemeye) sebep olmuyorsa, o bilgi insana yüktür; yüklü olan, zor hareket eder. Bilgiyi (manevî) güce (enerjiye) dönüştürerek sağlam, iyi ve doğru iş çıkaranlar (salih amel işleyenler), o bilginin faydasını görürler; aksi hâlde “kitap/bilgi taşıyan eşşeğe” dönerler. Böyle bilgi (salih amele dönüşmüş bilgi) insanı yükseltir, yüceltir.

“...Bilenlerle bilmeyenler bir olmaz...” (39/Zümer, 9.) âyeti, Kânitler, Kâimler, Âhireti hesaba katanlar ve Ul-ül Elbâb olanlar içindir; aynı âyette bu dört grup da geçer.

Sağlam bilgiye dayanan salih amel (iyilik), insanı yukarı taşırken; kötülük aşağı taşır. Yukarı cennet; aşağı (gayya) cehennemdir. Hareketimizin yönünü (nereye, ne yöne gideceğimizi) burada bizler belirliyoruz. Güçlenmezsek!, bizden güçlü olanlar (kötüler, şeytanlar) bizi istemediğimiz yere/yöne sürüklerler; güçlenirsek, “bizden zayıf olanlar” bize secde eder, bize tâbî olurlar. Kişiyi mâ’nen, bilgi ve salih amel güçlü kılar ve yükseltir; maddî güç, kalıcı değildir ve maddî gücün sevk ettiği hareket yataydır, dikey değildir; bize dikey hareket lâzım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET