SÖZ

Söz vermek ya da söylemek ve sözünde durmak.

Söz vermek kolay, sözünde (söylenen sözün arkasında) durmak zordur. Söz vermek bedavadır; sözünde durmanın bir bedeli vardır. Sözünde durana, verdiği sözü/nü yerine getirene “vefâlı” denir, o adam güven verir; güven, imandır, emandır.

“Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, kendisine bir emanet bırakıldığında ona ihânet eder, söz verince sözünde durmaz.” (Hadis-i Şerif.)

Söz vermeyi ve sözünde durmayı sadece insanlar arası konulara mı hasrederiz? Ya Rabbimize verdiğimiz sözler?!..

Dine (İslâm’a) girerken verdiğimiz söz: Senden başka ilâh tanımayacağız (lâ ilâhe illâ Allah), Rabbimiz sadece Sensin, vb. sözler...

Namaz kılıyorsak, namazda verdiğimiz sözler: Sadece Sana kulluk eder, sadece Senden yardım diler/dileniriz (iyyâKe na’budu ve iyyâKe nesteîn), Sadece Seni büyük biliriz (Allah-ü Ekber), Seni tenzih ederiz (Sübhâne Rabbi-yel Azîm ve Sübhâne Rabbi-yel A’lâ.) vb...

Rabbine verdiği sözleri tutmayan, o sözlerin arkasında durmayan “adam”!, insanlara söz verdiği sözlerinin arkasında durur mu?

Sözümüzde durmadığımız için burada değil miyiz, buraya düşmedik mi?

“Şu ağaca yaklaşma dedi; “tamam” dedik ama yaklaştık; başımıza “bu işler” geldi ama hâlâ akıllanmadık!.

Yuh bize!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET