ZAMAN ve MEKÂN

Hayat algımız, zaman ve mekân algımızdan bağımsız değil. Kabaca mekân, yaşadığımız ‘yer’; zaman, o yerde geçirdiğimiz süre. Aslında bu iş bu kadar basit değil.

Zaman, sonsuz; buna biz dehr diyoruz. Bu sonsuz zamanda burada, bu mekânda/dünyada belli bir süre=hıyn yaşıyor, daha sonra sonsuz zamanda ve mekânda yaşamaya devam edeceğiz; yâni şu andaki hayatımız : ‘hıynun min-ed dehr’dir. (İnsan, 1.) 

Zaman felsefesi, felsefenin en zor konularındandır. Andrian Barton bu konunun uzmanlarından. Söyledikleri ‘kesinlik’ taşımıyor, ‘bilimsel teori’. Biliyorsunuz Einstein’in ‘görelilik/izâfiyet’ (genel ve özel görelilik) kuramı, maddenin uzay-zamandaki, uzamdaki (zaman ve mekândaki) hareketini ve kütle-çekim ‘yasasını’ ortaya koyar.

Hareketi sağlayan zamandır; şeylerin üzerinden ‘zaman geçince’ hareket ve hayat olur. Zaman olmazsa mekânda hareket olmaz. Zaman her yerdedir. Burada, bize göredir, izafîdir, görelidir; kiminde yavaş, kiminde hızlı akar. Ayrıca herkeste bir iç-zaman/biyolojik zaman da vardır, buna ‘biyolojik saat’ deniyor. Bişeyi yapmaktan hoşlandığımızda zaman çabuk geçiyor, zamanın hiç farkında olmuyoruz; aksi olursa zaman hiç geçmiyor, sıkılıyoruz.

Zaman da mekân da yaratılmıştır ve Yaratıcısının emrindedir.

Bu kısa zaman sürecinde (hıyn) başımıza gelen sıkıntılara, bize söylenen ‘can sıkıcı, onur kırıcı’ sözlere sabreder isek, sonsuz zaman sürecinde (dehr) hiç sıkıntı çekmeyeceğiz, hiç kimse bize ‘can sıkıcı, onur kırıcı’ sözler söyleyemeyecek, eziyet edemeyecek.

Garanti mi istiyor sunuz?

Fatır, 30-35 ve Nebe, 30-25 arasına, Meryem, 62. Vakıa, 25. Gâşiye, 11. ayetlerine bakılabilir. 

Başka garanti veremem.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET