YAZGI

Alın yazısı, kader ve talih demek yazgı. İnsanlar başlarına ne gelmiş ve gelecekse “önceden yazılmış” olduğunu düşünerek, hiç bişey yapmadan başlarına gelene “kaderde varmış, kaderim buymuş” diyerek “teslimiyet” gösterirler. Tamam “gelen kaderdir” ama o gelen, gelmeden önce bize “geliyorum, ne diyorsun, geleyim mi?” der; biz de “gel ya da gelme” deriz. Bu sözümü birazdan açacağım. 

İnsanlar, yazgılarından memnun değillerse ve yazgılarını değiştirmek istiyorlarsa, hayata bakışlarını değiştirmeliler; memnunsalar değiştirmeyebilirler...

Kaderi/yazgıyı, önceden bilemediğimiz (Yazan bildiği) için, o yazgıya/kadere göre davrandığımızı peşinen söyleyemeyiz!. Buna rağmen ne gelmişse başımıza (ister bizim dahlimizle/müdahalemizle olsun ister olmasın) o, bizim kaderimizdir, bu da kesin.

17/İsrâ, 13. ayet “ve külle insânin elzemnâhü tâirahû fî unigıh...” Her insanın “kuşunu” (kaderini) onların boynuna doladık...” der.

Tâira, tayr/kuş demek, tayyare de aynı kelime; vav, yâ ve elif (med harfleri) birbirlerinin yerlerine kullanılabilir; Yasin 18 ve 19 da bu kelime (tetayyarnâ ve tâiruküm) “uğursuzluk” anlamında kullanılır, Neml 47 ve Araf 131’de de aynı anlamda kullanılır. Tayr’ı tavr şeklinde ve tûr şeklinde de okumak mümkündür; böyle okunursa “bu kuş”, insanın önüne çıkan “fırsatları” ifâde eder; bu fırsatları insan ya değerlendirir ya da teper; teperse, fırsat kaçar/kuş uçar; değerlendirirse, “talih kuşu”! insanın başına konar. Biliyorum, biraz “zorlama bir yorum” oldu ama, insana verilen akıl ve iradeyi devreye soktuğumuzda (insanı sorumlu bir varlık olarak gördüğümüzde) pek de zorlama görünmüyor. Böyle bakarsak şunu diyebilir miyiz? 

Yazgı/kader, insan için/bizler için yazılmış ve önümüze ‘fırsat olarak sunulmuş’ bir yazıdır (kitaptır) ama, o yazıyı (kitabı) okuyup-okumamak ve gereğini yapıp-yapmamak insanın/bizim elin(miz)dedir; o yazıyı okur (gelen fırsatı görür), aklımız ile onun doğru olup-olmadığını araştırır, irademizle de onu seçersek “iyi bir yazgıyla/kaderle”; aksini yaparsak, “kötü bir yazgı ile/kaderle” karşı karşıya kalırız.

Eğer, akıl ve irade devre dışı kalır da kişi, her (başına) geleni kabul eder ve bu/nlar benim “alın yazımmış derse”!, amel defteri mantığının, hesap mantığının (insan sorumluluğunun) ne anlamı olabilir?!.

Zor ve tehlikeli bir konu olduğunu bilerek, iyi niyetle kendi “anladıklarımı, kendi kader anlayışımı” yazdım, yazdıklarım beni bağlar, kimseyi bağlamaz; başkaları için olsa olsa bi nebze farklı bir bakış açısı sunabilir; bu iş “kesin budur”! diyemem; hata ettiysem Rabbim affeder inşaallah; en iyisini O bilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET