HAYÂ

Utanma (duygusu). Ar. Nâmus.

Hayâ aslında birdir ama muhatabı açısından ikidir; o muhatapların ilki insanlar, öteki ise Allah’tır.

Allah’a karşı hayâ duyan, insanlara karşı da duyar ama insanlara karşı hayâ duyan, Allah’a karşı duymuyor!.

Böylelerine ‘Allah’tan korkmuyorsan, bâri kuldan utan!.’ diyoruz.

Allah’a karşı duyulan hayânın iki derecesi vardır.

1) Bir kötülük (günah) işleyince duyulan hayâ.

2) O’na gereği gibi kulluk edilemediği için her zaman duyulan hayâ.

İkinci hâl, ‘havâs-sul havâss’ın hâlidir. 

Birinci hâldekiler, O’nu gereği gibi “takdir” edememişlerden ve işlerini ciddîye almamışlardan oluşur. 

O’nu “yok sayanları”, O “yokmuş gibi” davrananları hiç hesaba katmıyorum.

“ve mâ kaderullahe haqqa kadriHî, vel ardu cemîan qabdatuHû yevm-el kıyâme/h, ve-ssemâvâtu mætviyyâtun biyemîniHî, sübhâneHû ve teâlâ ammâ yüşrikûn.”

“Onlar, Allah’ı hakkıyla (gereği gibi) “takdîr” edemediler (edemezler)!. Kıyamet günü tüm arz/yeryüzü, O’nun kabzasında/avucunun içinde (olacak), semâvât da sağ eliyle dürülecek!. O, müşriklerin şirkinden (ortak koştukları ve O’na yakıştırdıkları şeylerden) münezzeh (temiz/nezih) ve çook yücedir (uzaktır).” (39/Zümer, 67.)

O, bizim zihnimizdeki tasavvurlara da sığmaz; ne zaman O’nu “bişeye!” benzetmeye kalksak, bu yaptığımız işten dolayı, O’na karşı hayâ etmeliyiz!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET