YÂSİN

Kur'ân’ın Kalbi : Yâsin 

Yasin, Mushaf’ın 36. suresi, altı sayfa, 83 âyet. Nasip olursa her sayfa bir yazıya konu olacak ve bu başlık altında altı yazı yazılacak. Daha önce blogumda “Özet Yasin” başlığı altında bir yazı yazmıştım (21 Eylül 2021 tarihli blog); şimdi biraz daha tafsilâtlı yazacağım.

1.) Ya ve Sin, Huruf-u Mukatta. Ya’nın, Ey’e, nidâ’ya; Sin’nin, Yas, tasa, üzüntü’ye tekâbül ettiği de söylenir. Sûre, Efendimizin en üzüntülü döneminde (= hüzün yıllarında) inmiştir.

2.) Vel Kur'ân’il Hakîm. Ve, yemin vavı. Kesinlikle bu Kur'ân Hakîm’dir. Şimdi Onu kimse dikkate almıyor, Sen üzülüyorsun... 

3.) Sen de gönderilmiş (Benim gönderdiğim) Elçilerdensin. “inneke lemin’el mürselîn.”

4.) Dosdoğru bir yol üzerindesin. “alâ sırat-ın müsteqîm.” İstikametin doğru. Yaptığın işler de doğru. Niye üzülüyorsun? Üzülme!...

5.) Azîz ve Rahîm Olan’ın indirmesi (göndermesi)... “tenzilel aziz’ir rahîm.” İndirilen, Kitâb (Kur'ân); gönderilen, Sen’sin. Bu Kitâb Seninle gönderildi. Bu Kitâb’ı Ben Seninle gönderdim. İkinizi de Katımdan indirdim. 

6.) Babaları uyarılmamış, kendilerine önceden bir uyarıcı gelmemiş, dolayısıyla da gâflet içinde kalmış bir kavmi uyarman = uyandırman için. “litünzira...”

7.) Ama onların çoğu uyanmayacak ve Bizim (onların çoğu cehenneme girecek 38/85.) sözümüz onlar üzerinde tahakkuk edecektir.

8.) Onların boyunlarında çenelerine kadar uzanan halkalar (tasmalar, boyunduruklar) var; başlarını (Hakk’a, hakikate) eğemezler, kafaları kalkıktır, diktir.

9.) Onların önlerine ve arkalarına set/sed çektik, önlerinde ve arkalarında engeller var; gözlerinde de perde perde. Onlar (Hakk’ı, hakikati) göremezler. Onlar bu yolda yürüdükleri sürece de göremeyecekler; onların yolları baştan beri yanlıştır. Dünlerinde (geçmişlerinde), bugünlerinde, önlerinde (gelecekleri ve göreceklerinde) engeller = perdeler var. Gişâve, perde. Sed, engel. Gözde perde olursa, Hakk, hakikat görülmez; önde-arkada engel = sed varsa, bişey görülmez; onlar, içerden de dışardan da engellidirler ama engelli olduklarını da bilmezler, Hakk’ı, hakikati göremezler, gördükleri, bildikleri sadece şeylerin dış yüzeyidir = ‘zehratel hayat-it dünya’dır.

10.) Onları uyarmak/uyandırmak için ne kadar uğraşırsan uğraş, uyanmazlar!. Onlar çook derin uykudadırlar. İnanmazlar. İnanma, derin uykudan uyanmadır. 

11.) Uyananlar, inananlardır; onlar, Zikre = Kur'ân’a tâbi olanlar ve görmedikleri hâlde Rahmân’dan korkanlardır (haşiye’r Rahmân’e bil gaybi), onları O’nun rahmeti ve kerîm bir ecir ile müjdele!.

12.) Biz, ölülere tekrar hayat vereceğiz ve onların tüm yaptıklarını (önceden gönderdiklerini), tüm eserlerini = işlerini tek tek apaçık bir kitâbta (fî imâmin mubîn) yazıyoruz.

Hiçbir şey kaybolmayacak. Her işin ve herkesin hesabı görülecek.

Sen acele etme ve üzülme!.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET