TAHSİS

13 Ekim 2021’de blogda ‘Tahsis’ başlığı altında bir yazı yazmıştım; o yazı da Fatihâ eksenli idi, bu da Fatihâ eksenli; oradaki tahsis Hamd’e idi; buradaki tahsis ibâdet ve istiâne’ye mahsus olacak.

“İyyake na’budu ve iyyaKe nesteı’n.” (1/5.)

İyyâ, mef’ulün bih konumundaki bitişik zamirden önce gelir; hem “ey ya!” hem de tahsis anlamındadır; buradaki “ke” zamiri, ma’lum Rabbe = Allah’a gider. Âyetin anlamı : (Ey) Ya Rabbî!, biz ibâdeti ve yardımı sadece Sana tahsis ederiz. = Sadece Sana ibâdet eder, sadece Senden yardım dileriz/dileniriz.

İbâdetin sadece Allah’a tahsisli olduğunu biliyoruz da yardımın sadece O’ndan isteneceğini biliyor muyuz? Biliyorsak, neden başkalarından yardım istiyoruz?!.

Normalde kimseden bişey istenmemesi lâzım ama istiyoruz; yanlış mı yapıyoruz?!.

Evet.

Allah dışında birinden bişey isteyince, aslında “küçülüyoruz”!.

Açlıktan mı ölelim?!.

Yok; ama kanaati öğrenelim ve Rabbimizin rızkımıza kefil olduğunu bilelim.

...

Bizler bebekken, ağzımız var, dilimiz yokken = kimseden bişey isteyemeyecek hâlde iken, açlıktan ölmüyorsak; Rabbimiz anamıza merhamet, babamıza şefkat vererek bize rızık veriyorsa/verdiyse,

Yetim ya da öksüz olduğumuzda birilerini bize “kefil” kılarak bizlere rızık gönderiyorsa, birinden bişey istemeye ne gerek var?!.

(Zekeriyyâ, Meryem’e rızık götürmek için Meryem’in yanına (mihraba) her girdiğinde, Onun rızkını yanında hazır buluyor, Rabbi Ona birileri ile yiyecek-içecek gönderiyordu (3/37). Meryem, rızık kaygısı çekmiyor, bu konuda Rabbine güveniyor; kimseden de bişey (yardım) istemiyordu.)

Bu, çalışmamayı gerektirmez; çalışmak ayrı bişey; dilenmek = istemek ayrı bişeydir. 

Rabbimiz çalışmayı; çalışamayanlar için de yardımı (zekâtı, sadakayı, infâkı, îsârı) emreder/emrediyor. Verirken = yardım ederken de, “Benim size ihsan ettiğim gibi ihsan edin!.” (28/77) buyuruyor.

Muhtaç olduğumuzda, biz bişey istemeden birileri bize bişeyler verir ama “başımıza kakarlarsa”; o şeyleri/onları yine Rabbimiz göndermiştir; ve bize “başa kakmanın” ne menem bişey olduğunu; olur da biz de bir gün verecek duruma gelirsek, böyle vermememiz gerektiğini öğretmiştir.

...

Yetim büyüdüm; hissettirmeden vereni de, başa kakanın da tanıdım. Yetimken, yarın endişem yoktu; şimdi maaşım var ama yarınımdan endişeleniyorum; “Rabbim Allah’a değil maaşıma güveniyorum.”!.

Doğru tavır : Sadece Rabbe güvenmek ve “İyyake na’budu ve iyyaKe nesteı’n.” (1/5.) “demek”!.

Günde 40 kere değil 40.000 kere de bu cümleyi söylesek, ama gereğini yapmasak, Rabbimizin istediği gibi bir kul olabilir miyiz; Fatihâ’yı doğru okuyabilir miyiz?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET