YALAN/CI

Yalanın Arapçası kizb. Yalancı : Kâzib; mübelağalı hâli, kezzěb. Yalanlama : tekzîb. Bu kelime, türevleri ile birlikte Kitâb’ta 282 kez geçer.

Yalanlanan ne, yalancı kim?!.

Yalanlanan : Efendimizin getirdiği Nebe = Haber = Kur'ân. Yalancı : (hâşâ) Efendimiz. 

Muhammed b. Abdullah adındaki bir “adam”!, ‘Bana Melek Cabrâil, Allah’tan (hepimizin Rabbinden) Bir Haber getiriyor, Onunla da sizi uyarmamı istiyor dediğinde; bir kısım insan Ona inanıyor, bunlara Mü’min; bir çook insan da ‘Sen yalan söylüyorsun’ diyor, bunlara da münkir ya da kâfir; bir kısmı da ‘inanmış gibi görünüyor’ ama gereğini yapmıyor ya da aksini yapıyor, bunlara da münafık deniyor.

Onun Söyledikleri Sözler (= Haber/Nebe = Kitâb ve Sünnet) bugün elimizde ama Kendi aramızda değil. Kendinin olması gerekiyor mu?!. Onu, Muhammed b. Abdullah’dan ‘Allah Rasûlü Hz. Muhammed’ yapan bedeni mi, söylediği Sözler mi?!. “vea’lemû enne fîküm Rasûlüllah!... bilin ki! Allah’ın Elçisi aranızdadır...” (49/7.)

Biz Ona, Onu görmeden inandık; O, yalancı değil, dedik = “Muhammed’ür Rasûlüllah” dedik de Onu, Ona yalancı diyenlere karşı destekledik mi?!. Destekledik tabî!. = “Allahümme salli alâ Muhammed...” dedik, diyoruz, görmüyor musun?!. Pekiî o gün, Onu destekleyenler = ‘Sen doğru söylüyorsun’ diyenler ne yaptı?!...

Onu bizim gibi sadece sözle mi destekledi?!.

Bizler de bugün, Ona inandığımızı (= Mü'min) ve Sıddîq olduğumuzu = Onu tasdîq ettiğimizi isbat etmemiz için ne yapmamız lâzım?!.

Onun Sözlerini hâkim kılmak için çaba göstermemiz; Onun Sözlerini ‘sümen altı’ eden, hayatın dışına atanlara (kâfirlere) karşı tavır almamız; onlara : “Ey kâfirler!. Ben sizin taptığınıza tapmam (sizin dininize göre yaşamam)...  sizin dininiz size, benim dinim bana.”  (109/1-6.) dememiz lâzım.

Ortalıkta kâfir, Onu yalanlayan, Ona yalancı diyen mi kaldı?!, herkes artık Müslüman.

Öyle (mi) değil mi?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET