UBEY b. KÂ'B

Nereden çıktı bu isim şimdi, demeyin; az bekleyin, biraz sabredin. 

“Efendimiz, bir gün Ubey’i çağırır ve ona : ‘Allah, Bana, senin için Beyyine Sûresini okumamı emretti.’ der; Ubey de : ‘Allah benim adımı mı andı!, Ya Rasûlellah.’ der ve başlar ağlamaya...” (Buharî, Menâkib-ül Ensâr, 16. Müslim, Fezâil-us Sahâbe, 122 ve Musâfirûn, 246.)

Bu rivâyette (hadiste) dikkat çeken husus, Allah’ın Ubey’in ismini anması mıdır? 

Ubey’e Beyyine Sûresinin öğretilmesi midir?

Ubey özelinde bize de Kur'ân (Beyyine Sûresinin) okunmasının emredilmesi midir?

Cevap : Hepsidir ama bizi cezbeden ve ağlatan, birinin adını (ya da adımızı) Allah’ın anmasıdır. Rabbimiz Allah, bizim de adımızı ansa, biz de ağlarız, değil mi? Ama O, bizim adımızı anarken (bize özel, Ey Hasan, Ey Hüseyin, Ey Ayşe, Ey Fatma) Beyyine Sûresini oku/yun dese, bu okuma, II. planda kalır; çünkü O, bize hep “Oku!. (Okuyun) = Iqra!” diyor ama biz okumuyoruz. ‘Adımızı anarak’ oku/okuyun! dese, okur muyuz?!.

Aslında O hepimize, Ubey b. Kâb gibi sesleniyor, bize Beyyine Sûresini ve tüm Sûreleri (= Kur'ân’ı) okuyor (alın size Kitab gönderdim, okuyun diyor) ama biz okumuyoruz. Nasıl? demeyin; O Allah bizim de Rabbimiz, O Elçi bizim de Peygamberimizse, ki öyledir, O’nun (ve Onun) bize Kur'ân’ı okumaması, okumayın demesi, (Kur'ân’ı bizden gizlemesi) mümkün müdür?!.

Biz, Onun “Okumasını ve Okuyun! deme sesini” duymadığımız gibi kendimiz de okumuyoruz.

Ubey’in ağlaması, duymasına (okumasına) mâni olmadı; biz ağlıyoruz ama duymuyoruz (okumuyoruz).

...

Ubey b. Kâb, Medine’nin eski adı Yesrib’de doğdu. I. Akabe Biatında Müslüman oldu. Efendimize kâtiplik yaptı. İyi bir Kur'ân okuru ve tefsircisiydi; çağının müderrisi oldu, İbn Abbas gibi önemli sahâbilere dersler verdi; hicrî 33’de (mîlâdi : 655) de öldü. Allah rahmet eylesin; yukardaki hadis de bize, onun da katkısının olduğu bir derse dönüşsün inşallah. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET