SELÂM

Selâm, İslâm, Selâmet, Silm, Teslim, Teslimiyet ve Müslüman, hepsi aynı kök, aynı kelime.
Selâm deyince aklımıza birbirimize verdiğimiz ve aldığımız ‘Selâm’ün Aleyküm ve Aleyküm Selâm’ sözü gelir. Bu söz = Selâm, bir barış (çatışmasızlık, huzur) alış-verişi = talep ve arzıdır. Selâm veren, selâm verdiği kişiye : ‘Ben sana zarar vermeyen güvenilir = emîn (mü’min) bir kişiyim’ demiş olur; o selâmı alan da verene, aynı karşılığı verir; selâm alma ve verme, bir güven/emn/emniyet alış-verişidir.
Kendi emniyette (güvende = selâmette = islâmda) olmayanın verdiği selâm, verdiği kişiye emniyet/güven vermez; çünkü onun kendi (içi) ile (söylediği) sözü aynı/bir ve uyumlu değildir.
...
Müslümanlar olarak birbirimize selâm veririz ama birbirimize güven vermeyiz!, birbirimizden kuşku duyarız!. “Müslüman, bir diğer Müslümanın elinden ve dilinden emîn olan insandır.” (Hadis-i Şerif)
Müslüman, aynı zamanda namaz kılan insandır; o, namazda da (tehıyyâtta) selâm verir.
Kime?
Liderine = Önderine.
‘Es-Selâm’u aleyKe Yâ EyyuhenNebîyyu ve Rahmetullâhi ve Berâkâtuhu’ der.
Başka kime? 
“Kendi gibi”! Salih ve Âbid kullara.
‘Es-Selâm’u aleynâ ve alâ ıbâdillahillah'is Sâlihîn’
Sonra?
Yanındakilere. 
Kim onlar?
Namazı yalnız kılmışsa, melekler.
Cemaatle kılmışsa, (melekler ve) cemaattekiler.
...
Sizce, Efendimiz = Önderimiz = Liderimiz, verdiğimiz selâmı alıyor ve bize ‘Aleyküm Selâm” diye cevap veriyor mu?!!!.
‘Selâm vermek sünnet, almak farz!.’
4/Nisâ, 86. âyetteki “hayye” kelimesini (aynı kelime peş peşe, huyyiytüm, bitehıyyetin, fehayyû şeklinde geçer) neredeyse tüm mealler selâm alma-verme diye çevirmişlerdir; bence yanlış da değildir ama selâmın hayat verme = tehıyyat ile, hayat ile ilişkisini kurabilirsek!. Âyet : “Size biri selâm verdiğinde, o selâmın daha güzeli ile karşılık (selâm) verin yahut (o selâmı) aynen iâde edin (= aynı karşılığı verin).” der.
Sanki, Efendimiz de tüm selâm verdiklerimiz de (olumlu-olumsuz yönleri ile) bizim selâmımıza = selâmımızın düzeyine/kalitesine (= bizim kalitemize) bakarak, bize bir karşılık veriyorlar; verdiğimiz selâmı aslâ almamazlık etmiyorlar; öyle olsa, yukarıdaki âyete muhalif davranırlardı, değil mi?
Aldığımız ve verdiğimiz Selâm’ın ne olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Bilerek ve gereğini yerine getirerek Selâm verenlere cennetin bekçileri de “Selam’un Aleyküm (ve tıbtum” : hoş geldiniz!) diyecek. (Bknz. 39/74.)
...
(Soru : Ne olduğunu bilmediğimiz bişeyi alır-verir/satar mıyız? = birilerinin alması (yemesi) için verir/satar ya da alır mıyız? (alır da yer miyiz?!)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET