AZGINLIK

İnsan, unutunca azar!.

“... ve kâne’l insânü kefûra = insan, nankör oldu.” (17/67.) Nankör, Farsça; nan, ekmek; kör, kör. = Gördüğü iyiliği unutan. Ekmek burada sembol, her türlü iyiliğe karşılık gelir. Nankörün Arapça karşılığı, küfür, örtme, görmezden ve bilmezden gelme.

“İnsana denizde bir sıkıntı dokunduğu zaman, Allah’tan başka yalvardıkları kaybolup gider; fakat o karaya çıkarılınca, yüz çevirir; insan çok nankördür.”

“inne’l insâne liRabbihî lekenûd.” = İnsan, Rabbine karşı çook nankördür. (100/6.)

Sadece Rabbine mi, O’na da geleceğim.

Anne-babasına; akrabalarına; kendine el uzatan insanlara...

Ana-babası onu ne zahmetlerle büyütmüştür ama o, aciz ve güçsüz olduğu hâli unutur, mevcut hâline durup-dururken = kimseden yardım ve destek almadan geldiğini düşünür. 

Akrabaları ona ne kanatlar germiştir, onu nasıl tehlikelerden korumuştur ama o, unutur.

Ana-baba ölmüş ya da ona sahip çıkmamışsa akrabalar; onlar da sahip çıkmamışsa “el”; ona zor günlerinde el uzatmıştır ama o, o zor günler sona erip rahata erince = eli ekmek tutmaya başlayınca, herkesi unutur.

Unutmak, nankörlüktür.

Ana-babaya, akrabalara ve hayırseverlere merhamet duygusu veren Allah’tır; ama insan onu da bilmez; bilse de çabuk unutur. İnsan, çaresiz kaldığında kimseden yardım gelmezse Rabbine yalvarır; Rabbi ona birilerini yardım için görevlendirdiğinde ve rahata erdirdiğinde, kendine yardım edenleri de o yardımları Gönderen’i de unutur; hatta O’na ve onlara isyan eder, kafa tutar...

Çook azı hariç, insanoğlu gerçekten nankördür; şükür = teşekkür etmesini bilmez. Sanki bulunduğu hâle tek başına gelmiştir. Bulunduğu hâlden birazcık aşağı düşse, aklı başına gelir; eş-dost, ana-baba, akraba arar; onlar ona yine yardım eder ama o yine onları ve Rabbini unutur.

Unut bakalım ey insanoğlu!, sen de “unutulacaksın”.!.  “... nesullahe fe ensâhüm enfüsehüm. = Onlar Allah’ı unuttu, Allah da onlara kendilerini unutturdu.” (59/19.) Allah, onlara (insanoğluna) mesajlarını gönderdi, onlar o mesajları unuttular; Allah da onları “unutacak”.!. (20/126.) İkinci unutma, gerçek bir unutma değil, misilleme; Allah, sizin o unutmanızı (nankörlüğünüzü) unutmadı, demek.

Aslında hiçbir şey (iyilik de kötülük de = iyilikseverlik de nankörlük de) unutulmaz.

Büyük Rab unutulunca, ‘küçük rabler’ hayde hayde unutulur; çünkü ‘küçük rabler’, Büyük Rabbin kuludur; O, o kullarını kullanır. = O kullar, O’nun kendilerini kullanmasından zevk alırlar ve kendilerine yapılan nankörlüğüne aslâ üzülmezler.

(Not : Rab, burada mürebbî (terbiye eden, yetiştiren, eğiten) anlamında kullanılmıştır.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET