UNUTUŞ ve HATIRLAYIŞ

Nisyan ve Zikir. Gaflet ya da Dalış ve Şuur ya da Farkına Varış.

Şahsen ben, benim için değerli olmayan “şeyleri  ve kişileri” unuturum; onlar ‘sonra bi işime yarayacaklarsa, yaradıklarında’ hatırlarım ve hatırlamak için de zihnimi epey yorarım. Bende olumlu ya da olumsuz etki bırakan şeyleri = olayları ve kişileri aslâ unutmam; şeylere yemeği; kişilere de yardımı örnek verebilirim. Yemeği bana midem = açlığım hatırlatır; kişileri de sıkışıklığım (zor durumda kalışım); işte ben, böyle nankör, böyle vefâsız biriyim.

İş, Rabbime gelince!...

Niye yalan söyleyeyim, daha düne kadar O’nu da, ya acıkınca yemeği hatırladığım gibi, ya da başım derde düşünce hatırlamam gereken kişileri hatırladığım gibi hatırlardım!...

Şimdi ise, her şey ve herkes bana O’nu hatırlatıyor, O’nu hatırlayınca da (= zikredince de) kendimi “bi hoş”! hissediyorum. Önceden namazlarda bile O’nu hatırlarken ‘böyle hoş’ bir duygu (hatta hiç bir duygu) tadamaz/yaşayamazdım...

Ama şimdi yaşadığım bu “duygu”!, bana “ağır bir yük” yüklüyor, beni rahat ettirmiyor; yine niye yalan söyleyeyim, bu “rahatsızlık”!,  bana büyük bir zevk, büyük bir haz da veriyor.

Hani, Niyazi Mısrî : “Derman arardım derdime; derdim bana dermân imiş.” der ya, işte böyle bir “rahatsızlık”!, kalbi = gönlü boş olanlara, böyle “hoş bir dert = böyle bir hoşluk” veriyor; aslında dermân oluyor...

“elâ bi zikrillahi teatmainnül qulûb...”

“Onlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın Zikri ile (Kur'ân ile, Allah’ı Zikir ile = O’nu hatırlama ile) tatmin/mutmain olanlardır. Dikkat edin!, kesinlikle kalpler ancak ve ancak Allah’ın Zikri ile (Kur'ân ile, Allah’ı Zikir ile = O’nu hatırlama ile) tatmin/mutmain olur (huzur bulur).”

الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ 

(13/28.)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET