ABDULLAH OĞLU MUHAMMED

Efendimiz, kendisine Nübüvvet gelene (40 yaşına, 610’a) kadar bu isimle anılıyordu; O, kırk (40) yaşına kadar “El-Emîn = Güvenilir” idi; Onun yalan söylediği hiç görülmemiş idi...

Kırk (40) yaşına gelince, Ona “yalancı” diyemediler, deli = mecnûn dediler.

Yalancı, yalanını ya bilerek = kasten, aklı başında iken söyler ya da aklı başından gittiği için = delirdiği için söyler. Onlara (müşrik ve kâfirlere), Abdullah oğlu Muhammed, “delirmiş gibi”! geliyordu; Ondan atalarının kurduğu ve sürdürdüğü mevcut düzeni kökünden sarsan, ilâhları Tek Bir İlâh’ta Bir’leştiren Sözler beklemiyorlardı ama O, ısrarla “Lâ ilâhe illâ Allah”, Ben de Onun Elçisiyim.” diyordu. 

Bu onlara göre bir delilikti. 

İsteseydi mevcut düzende reis olabilirdi; O, büyük bir “fırsatı”! tepiyordu; bu, onlara göre bir “delilik” değil de neydi?!.

“Ey kendisine Zikr (Kur'ân) indirilen! (Zikr indirildiğini söyleyen), Sen delisin.” (15/16.) Bu minvalde daha bir çok âyet...

“Deli değilsen, maharetli bir şâirsin!.” (37/36.)

“O (Zikr = Kur'ân), bir şârin; bir kâhinin sözü değildir = “ve mâ Hüve bikavli şâir, ve mâ Hüve bikavli kâhin.” (69/41-42.)

O, Şerefli Bir Elçinin Sözüdür = “inneHû lekavlu Rasûlün Kerîm.” (69/40.)

O, âlemlerin Rabbinden indirilmedir. = “tenzîlün min Rabbil âlemîn.” (69/43.)

Ondan öncekiler de kendilerine gönderilen Elçilere, ya kâhin ya şâir ya sihirbaz ya da deli = mecnûn demişlerdi. (Bknz. 51/52.)

Abdullah oğlu Muhammed’in doğru söylediğini, Onu Elçi Seçen, Onu Muhammed Mustafâ  (ıstıfâ, seçim) ‘Yapan’, zaten biliyor ve tasdîq ediyor/du; önemli olan, bizim tasdîq etmemizdir; tasdîq, kizbin = yalanlamanın zıttıdır.

İman, tasdîqdir.

Allah’a Peygamberlere, Kitâblara, Meleklere, Âhiret gününe imanın temelinde, Efendimizin doğru söylediğine inanmak, Ona güvenmek vardır; Efendimizin bize Rabbimizden Haber = Nebe = Kitâb getirdiğine, Onun doğru söylediğine inanmazsak, Kitâb’taki tüm bilgiler ve bu imanların hepsi boşa düşer.

“Allah’u yastafî minel melâiketi rusülen ve minen nâs... Allah, meleklerden ve insanlardan Elçiler seçer.” (22/55.)

Abdullah oğlu Muhammed de seçilince Elçi olmuştur.

Elçiler de doğru söyler. = Sadaka Rasûlüllah. Elçilerin Sözüne ilâve söz söyleyenler, Onun Adına söz uyduranlar, yalancıdır; onların cehennemdeki yeri hazırdır. (Müslim, Mukaddime, 1. Tirmizî, İlim, 9. Buharî, İlim, 38.)

Biz, “Ey Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin.’ diye, bizi iman etmeye çağıran bir davetçiyi (münâdiyi) işittik ve hemen iman ettik. Rabbimiz! Suçlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı iyilikle al.” dedik, inş...

رَّبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلإِيمَانِ أَنْ آمِنُواْ بِرَبِّكُمْ فَآمَنَّا رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الأبْرَارِ

(3/Âl-i İmran, 193.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET