YASİN-2

Kur'ân’ın Kalbi : Yâsin-2

Onlara o kasabanın meselini (hikâyesini = ne yaptılar da ne başlarına geldi) anlat!. = “vedrıb lehüm meselen...” Biz onlara Elçiler (bir, iki, üç,...) göndermiştik. “iz erselnâ ileyhim’üs sneyni (isnâ = iki); onları yalanladılar; üçüncüsünü de gönderdik = “fe azzeznâ bi sèlisin.” (sélis = üç); onu da yalanladılar. (hatta öldürdüler).
Onlar : “Siz/ler de bizim gibi birer beşersiniz; Rahmân da bişey indirmiş değildir, yalan söylemeyin!. (Sizler yalancılarsınız; sizi gidi yalancılar sizi!) (dediler).
Elçiler : “Bizim gönderildiğimizi (Elçi olduğumuzu) Rabbimiz biliyor. ‘Rabbünâ ya'melu innâ ileyküm leMürselûn.’ Bizim görevimiz apaçık gerçeği tebliğdir.” (dediler).
Onlar (o kasaba/şehir halkı) : Sizin yüzünüzden başımıza uğursuzluk geldi, (işlerimiz, düzenimiz bozuldu). Eğer bu işten (bu davadan) vazgeçmezseniz, Sizi taşlarız (recm) = yurdumuzdan süreriz = öldürürüz (lenercümenneküm), işkence ederiz = "min azébin elîm." (dediler).
(Tüm beyinsizlerin (beyni olmayanların) yaptığı gibi işi şiddete vurdular, fizikî güç kullandılar.)
Elçiler de : “Bütün bunlar, Biz sizi uyardık diye mi?!. Siz müsrif bir kavimsiniz.” (dedi).
Taâ uzaklardan Biri koşarak geldi (= geliyor)... Ey kavmim, Elçilere uyun = Onları dinleyin!. Onlar sizden bir ücret = bir karşılık istemiyor, sizi yük altında bırakmıyor; istekleri, sadece sizin hidayetiniz. Ben, niye Beni Ben yapana = Yaratan’a (fataranî) ibâdet = kulluk etmeyeyim?!. Rahmân’ın dışında birine (bir ilâha) kulluk edersem başıma bir zarar gelince kim Bana şefaat edebilir?!. Kimse beni kurtaramaz. (dedi).
(Onlar/o kavim, ‘zararı’ sadece buradaki maddî sıkıntı olarak görüyor, sapıklığı bir zarar olarak göremiyor ve ötedeki zarara da akılları ermiyordu.) ve devam etti :
Eğer Ben, Rahmân’ın dışında bir ilâha kulluk edersem, büyük zarara uğrarım. Ben (O Rahmân'a, O Elçilere, O Elçilerin Sözlerine) iman ettim; gelin (akılsızlık etmeyin, siz de iman edin) Beni dinleyin!.
...
Onu da öldürdüler...
Ona cennete gir!, denildi.
O da : “Keşke kavmim, Rabbimin Beni bağışladığını ve Bana büyük ikramlarda bulunduğunu bilseydi.” dedi.

(Not : Bu sayfa ile ilgili yorumumu yine bu blogda, 22 Ocak 2022 tarihinde ‘Özlem’ başlığı altında yapmıştım; burada pek yoruma girmedim.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK