YASİN-3

Kur'ân’ın Kalbi : Yâsin-3

Pekiî o âsî, azgın kavme (topluluğa) ne oldu, onlar bu dünyaya kazık mı çaktılar? Hayır. Onlar (o kavim) için bir ordu indirmedik = göndermedik; yaptığımız sadece bir sayha = “sayhaten vâhıdeten”, o sayha onları mahvetti, sönüp gittiler (hàmidûn; noktalı ha). Hamd etmeyen, hâmid olmaya mahkûmdur. Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine bir uyarıcı geldiğinde ona kulak vermezler, onu (onları) ciddîye almazlar ve onunla (onlarla) alay ederler. Görmediler mi (bilmiyorlar mı), bu yüzden kendilerinden önce nice nesiller helâk edilmiştir; onlar kendilerine geri de dönmüyorlar. 
(Ne oldu onlara, nereye gittiler onlar?...)
Bize (Bizim Yanımıza = Huzur’umuza) geldiler = getirildiler. (Hepsi Yanımızda hazır = “...ledeynâ muhdarûn”.)
...
(Onlar ölünce yok olacaklarını sanıyorlardı. 
Bizim ölü toprağı dirilttiğimiz gibi onları da dirilteceğimizi bilmiyorlardı. Oysa,)
...
Ölü arz (toprak) onlar için bir âyetti = “ve âyetün lehümül ardul meyte.” ama onlar ondan/o âyetten ders çıkartamadı. Biz, onu = o toprağı = arzı, ömürleri boyunca her yıl öldürdük, her yıl tekrar tekrar dirilttik; ondan taneler (ekinler, meyveler, sebzeler, bağlar, bahçeler) çıkardık, onları yediler-içtiler ama şükretmediler...
Daha bilmedikleri, görmedikleri nice nimetler...
Gece de onlar için bir âyetti (o âyeti de göremediler; ya uyuyor ya da eğleniyorlardı.). Biz geceden gündüzü; gündüzden geceyi çıkarıyorduk. (ama onlar hep karanlıkta kaldılar = “fe izâ hüm muzlimûn.”; karanlık ile zalimlik aynı kelimedir!.)
...
Onların gecelerini aydınlatan “güneşin”! (de) belirlenmiş bir süresi ve yörüngesi var; bu Aziz ve Alîm Olan’ın takdiridir. Ay da aynı/benzer takdire uyar; Biz ona da belirli menziller takdir ettik, o çeşitli safhalardan/aşamalardan geçerek hurma dalı gibi eğilir, hilâle döner.
Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir; hepsinin yörüngesi (işi) ayrıdır; hepsi de sözümüzü dinlerler = yesbehûn.
(Bu kelime (yesbehûn) tesbihle aynı; onların tesbihi söz dinlemeleri, kendilerine verilen işleri eksiksiz yapmalarıdır; bizimki gibi can sıkıntısından ‘boncuk çekme’! değildir.)
(Sözümüzü dinlemeyen bi siz varsınız ama size de sıra gelecek!. Yakında sizin hesabınızı da göreceğiz!. = “senefrugu leküm eyyühe’s sekaleyn.” 55/31.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET