KALBİN HÂLLERİ
Kalbin Hâlleri
Kitâb’ta kalple birlikte kullanılan (kalbi harekete geçiren?) fiiller ve isimler nelerdir diye merak ettim...
Bunlar :
Hateme (ختم) : Kalbin mühürlenmesi.
Maraz (مرض) : Hastalık. Kalbin hastalanması, kalpte hastalık bulunması.
Qaset ya da Qâsiyet (قسى); Kalbin katılaşması.
Ğülf (غلف) : Kalbin örtülü olması.
Şirb (شرب) : Kalbin içmesi (Onların kalbine buzağı sevgisi içirildi. 2/93).
Nezele ya da Nezzele (نزل) : Kalbe bişeyin inmesi, indirilmesi.
Şibh, Teşâbih (شبه) : Kalplerin birbirine benzemesi = teşâbehet qulûbuhüm (2/118.)
Kesb (كسب) : Kalbin bişey kazanması.
İtminân (ﺍﻃﻤﻴﻨﺎﻥ) : Kalbin mutmain olması.
İsm (اثم) : Kalbin günah işlemesi. (“feinnehû ĕsimun kalbuhû” 2/283.)
Zeyg ya da Zéaq (ﺯﻳﻎ) : Kalpte bir eğriliğin (yamukluğun, sapmanın) bulunması ve kayması.
Ülfet (الفة) : Kalplerin birbirine ısınması = alışması. (‘fe ellefe beyne qulûbuhüm.)
Ru’b (رعب) : Korku. Kalbe korku salınması. (3/151.)
Mehasa (محص) : Kalpte olanın açığa çıkması ya da çıkarılması.
Hasret (حسرة) : Kalbin hasret = özlem duyması ya da çekmesi.
Qaliz (غليظ) : Katı, sert veya kötü kalplilik.
Émene (أمن) : Kalbin inanması, iman etmesi. (“lem yü”min qulûbuhüm = Onların kalbi inanmadı.)
Ekinne (أكنة) : Kalpte bir engelin = perdenin bulunması. (“alâ qulûbuhüm ekinnetün.” 6/25.)
Taba’a (طبع) : Kalbin tabaklanması.
Fıkh (فقه) : Kalbin fıkh etmesi ya da etmemesi. (“lehüm qulubün lâ yefqahûne bihâ. Kalpleri var ama onunla fıkh etmezler.)
Vecl (وجل) : Kalbin ürpermesi = titremesi.
Rabt (ربط) : Kalbin metanetli olması, zapt-u rapt altın(d)a alınması (tutulması).
Ğayz (غيظ) : Kalpte öfkenin = kinin bulunması.
Rayb (ريب) : Kalpte kuşkunun = şüphenin bulunması.
Sarafe (صرف) : Kalbin bişeye/biyere sarf edilmesi.
Ğafl (غفل) : Kalbin gaflete düşmesi.
Lâhiye (لاهية) : Kalbin eğlenceye dalması. (“lâhiyeten qulûbuhüm.” 21/3.)
Taqvâ (تقوى) : Kalbin taqvâsı. (“taqvâ’l qulûb.” 22/32.)
A’mâ (اعمى) : Kalplerin kör = a’mâ olması. (“teâmel qulûb.” 22/46.)
Ğamret (غمرة) : Kalpte sapıklığın/sapkınlığın bulunması.(“qulûbuhüm fî ğamretin.” 23/63.)
Teqallüb (تقلب) : Kalbin sürekli hâl değiştirmesi. (“teteqallebu fihil qulûb.” 24/37.)
Selîm (سليم) : Kalbin selîm olması, selâmette olması (“biqalbin selîm.” 26/89.)
Teammüd (تعمد) : Kalbin bile bile bişey yapması (“teammedet qulûbuhüm.” 33/5.)
Belağa (بلغ) : Kalbin ağza gelmesi (“beleğatil qulûb.” 33/10.)
Fezea (فزع) : Kalbe korku salınması.
Gaşr ya da Gaşar (اقشعر) : Kalbin qaşarlanması = küflenmesi. (“taqşairru gulûbuhüm.” 39/23.)
İşmeezze (اشمأز) : Kalbin (olumsuz anlamda) burkulması, hüzünlenmesi. (“işmeezzet qulûbuhüm.” 39/45.)
“izil qulûbü ledel hanâciri kâzimîn.” Korkudan yüreklerin ağızlara gelmesi ve sürekli yutkunur gibi yapılması. (40/18.)
Akfâl (اقفال) : Kalbin kilitli olması. (“em alâ qulûbin aqfâluhâ. = Yoksa onların kalbinde kilit mi var?.” (47/24)
Sekîne (سكينة) : Kalbteki sükûnet = sakinlik. (“enzele’s sekînete fî qulûb’il mü’minîn.” 48/4.)
Tezyîn (تزين) : Kalbin (iyi ya da kötü şeylerle) tezyin edilmesi = süslenmesi. (“ve züyyine zélike fî qulûbiküm. Kalpleriniz bununla/bu kötü zanla süslendi.” 48/12.)
Hamiyyet. Hamiyyet-el Cahiliyye (حمية) : Kalplerdeki taassub/tutuculuk = Cahiliye taassubu. (“fî qulûbuhüm’ül hamiyyete, hamiyyet-el câhiliyyete.” 48/26.)
Taqvâ (تقوى) : Kalbde taqvânın bulunması. (“qulûbuhüm lit-taqvâ.” 49/3.)
Kerrehe (كره) : Kalbe bişeyin kerih = kötü görünmesi. (“fî qulûbuhüm ve kerrehe ileyküm’ül küfr.” 49/7.)
Dehale (دخل) : İmanın kalbe girmesi. (“yedhulul îmânu fî qulûbiküm. İman sizin kalbinize indi/girdi.” 49/14.)
Münîb (منيب) : Yönelmiş kalb. (“biqalbin münîb.” 50/33.)
Haşyet (خشية) : Kalbin haşyet (korku = endişe!) duyması. (“en teahşea qulûbuhüm bi zikrillah. = Kalplerin Allah’ı Zikir ile ürpermesi/haşyete ulaşması.” 57/16.)
Re’fet, Rahmet ve Rahbâniyyet (رأفة) (رحمة) (رهبانية): Kalbin şefkat, merhamet ve ruhbanlıkla/zühtle dolması. (57/27.)
Ketebe (كتب) : Kalbe imanın yazılması. (“ketebe fî qulûbuhimül îmân.” 58/22.)
Ğillün (غل) : İhânet. Kin. Kalpte kinin bulunması ya da bulunmaması. (“velâ tecal fî qulûbünâ ğillün. Kalplerimizde ihânet, kin ve nefret bırakma!. 59/10.)
Şettěa (شتى) : Kalbin darma-dağınık olması, bişeye odaklanamaması. (“ve qulûbuhüm şettěa = Onların kalpleri darma-dağınıktır.” 59/14.)
Hidâyet (هداية) : Kalbin hidâyet bulması.(“... yehdi kalbe/h.” 64/11.)
Sağv (صغو) : Kalbin suça meyletmesi. (“seğat qulûbukümâ.” 66/4.)
Vâcife ya da Vecf (وجف) : Kalplerin kaygıdan, korkudan, dehşetten şoka girmesi. (“qulûbün yevmeizin vâcifeh.” 79/8.)
Reyn ya da Rân (رين) (ران) : Kalbin kötülüklerle paslanması, kötülüklerin kalpte yığılması. (“kellâ bel râne alâ qulûbihim.” 83/14.)
Kalple ilgili okuduğum eserler içinde beni en çok etkileyen kitaplar : Muhâsibî’nin ‘Kalp Hayatı’ ile Gazalî’nin ‘Kalbin Hâlleri, Kalbin Sırları, Kalbin İlâcı, Kalplerin Keşfi’ gibi eserleridir ama bunlar, Kur'ân’ın kalbe bakışı = kalbi ele alışı kadar beni etkilememiştir.
Siz de belki bu konu üzerinde biraz çalışırsınız diye işte bu notu kaleme aldım.
Yorumlar
Yorum Gönder