TEHLÜKE

Tehlike, kişi ve kurumların (aile, din, hukuk, toplum, millet) yaşam ve varlık bütünlüklerini yok olmaya/helâk olmaya yakın görmeleri hâlidir, durumudur. Tehlüke/tehlike, heleke (هلك) fiilinin tef’ilatün babındandır. Tehlüke, Kitâb’ta Bakara 195’de bir kez; helâk ve türevleri (mazi/muzari, mastar formları) 67 kez geçer. Ben bu yazıda Bakara 195’de sözü edilen tehlikeyi konu edeceğim.

Yaşadığımız ekonomik krizi fırsat bilen bazı fırsatçılara = stokçulara ciddî cezaî yaptırımlar içeren ve piyasanın normal işleyişine (arz-talep dengesine) olumsuz etki eden kanun, gece yarısı TBMM’den çıktı ve yasalaştı. Kanunların ruhu, toplumların ruhu ile irtibatlıdır. Toplumsal ruh ifsat olmuşsa, kanunlar ancak ceza ile, güçle ve şiddetle uygulama imkânına (yaptırım) kavuşabilir.

İlgili âyet (Bakara, 195), “Allah yolunda harcayın = infâk edin, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın (mahvetmeyin), iyilik yapmaya (Muhsin olmaya) azimle/ısrarla devam edin, unutmayın ki Allah iyilik yapanları (Muhsinleri) sever.” der.

Stokçular, kazanıp da harcamayan, kazandıklarını biriktirenlerdir. Bu biriktirme, daha çok şeye sahip olmaya, daha çok kazanmaya yöneliktir, hırstır, harîs olmadır; hırs duygusu, öfkeyi de hâkimiyeti de içerir.

Ekonomide, ticarette stokçuluğun altında (arka planında) psikolojik (bireysel) stokçuluk vardır; bireysel hesaplarda (yastık altında, bankalarda vs.) para (altın, döviz vs.) biriktirenler de stokçudur; mal biriktirme ile para (altın, gümüş, döviz vs.) biriktirme arasında bifark yoktur. Kazanç, ihtiyaç içindir; ihtiyaç fazlası kazanç ihtikârdır ((ﺍﺣﺘﻜﺎﺭ)); mülkün sahibine ortak olma, O’na kendini ortak kılmadır ki bu binevî “ekonomik şirktir”!.

Şirk, helâk eder.

Sadece mal (altın, döviz vs.) biriktirilmez; ilim de biriktirilir ve bu biriktirmeler kişinin kendini “sağlama alması” amacına ma’tuftur; buna din “huld” der. Huld, sonsuzluk, süreklilik, ebedîlik ve ölümsüzlük demektir. Dünyada hiç kimseye huld verilmemiştir. “yæhsebü enne mælehû ahledeh = o zanneder ki malı kendisini sonsuza kadar yaşatacak!.” (104/Hümeze, 3.)

Huld (ebedîlik), ötede.

Kişi, ebedî olarak kendini tehlikeye (helâke) de saadete de (mutluluğa da) kendi elleriyle atar; Rabbimiz hiç kimseye haksızlık (zulm) etmez; 2/ Bakara, 195, bize bunu söyler. Kendi temel ihtiyaçları dışında sahip oldukları şeyleri (mallar, ilim/bilgi dahil) Allah yolunda (fakirler, cahiller = mahrumlar için) harcamayanlar, hem kendilerine emânet verilmiş olan mal ve serveti (ilmi) “gâsb” ederler hem de kendilerini kendi elleriyle tehlikeye atarlar, helâk ederler.

Muhsinler bunun dışındadır. Onlar, Allah’ın kendilerine ihsan ettiğini ihsan edenlerdir. Allah bunları sever; bunlar da (malı, ilmi değil) Allah’ı sevdikleri için ihsan ederler.

Ekonomik ve psikolojik (toplumsal, siyasal ve bireysel) tehlike(ler)den çıkışın tek ve yegâne yolu budur.

“Lâ ilâhe illâ Allah.”, kişinin ekonomik, siyasal ve bireysel hayatını düzenler ve onu her türlü tehlikelerden korur.

Mü’min, emîn olan demektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET