AKLIN KALPLE İLİŞKİSİ

Aklın kalple ilişkisi, bedenin ruhla ilişkisinin bir türevidir. Beden-ruh ilişkisinde daha geniş-kapsamlı bir ilişki varken, akıl-kalp ilişkisinde daha “özel” bir ilişki vardır.

Akıl, düşünmenin; kalp, inanmanın merkez organıdır. Aklın bedendeki karşılığı beyin; kalbin bedendeki karşılığı yürektir. Akıl düşününce, kalp inanınca ruhsal (soyut) bir faaliyet yapmış olur.

Her akıl düşünmez. Düşünmede, neden, niçin ve nasıl soruları; inanmada daha çok ‘büyük Kim’ sorusu vardır. Somut alandaki düşünme, daha çok nasıl sorusu üzerinde olur, bu soru teknoloji üretir; neden ve daha çok da niçin sorusu üzerinde düşünme ise aklı somuttan soyuta geçirir, onu felsefe ve din ile tanıştırır.

Aklın sınırlarını zorlayan kişi iki durumla karşılaşır. 1) Aklını putlaştırır. 2) Çok şey bilmesine rağmen daha çook şeyi bilmediğini fark eder. Birinci durumu yaşayan, “olduğunu ve her şeyi bildiğini” zanneder, bilime güvenir, hatta ‘hayatta en hakiki mürşit ilimdir.’ der, yeni bir arayışa girmez. Aslında yapılan hep şüphe/tereddüt üzere yaşamaktır, çünkü bilim şüphe etmezse yaşayamaz, bilime gücünü ve enerjisini şüphe verir. İkinci hâli yaşayan kişi, sürekli yaşadığı şüphe durumunu/gerilimi (biliyorum ama bilmediğim o kadar çook şey var ki, bilgilerim bana güven vermemesine rağmen içerde ve dışarda mükemmel bir düzen ve işleyiş de var diyerek) sona erdirmek, kendini güvende hissetmek ister ve “kendince mükemmel”! bir “Tanrı’ya” inanır/güvenir.

Herkesin Tanrı’sı kendine özeldir.

Tarihsel bilgi birikimi olmasa bu yol çook uzun bir yol olur ve kişinin çook zamanını alır.

Bilmeden (bilimden) inanmaya geçiş, uzun ve zor bir yol olsa da güvenli ve sağlam bir yoldur. İnanmadan (inanmaktan) bilmeye geçişte, inanılan şeylerin çoğu değersizleşir, insan inandığı çoğu şeye inanmaz hâle gelir, biçok şeye körü-körüne inandığını fark eder, onları terk eder.

Akılsız iman, kanatsız kuş gibi; imansız akıl, karanlıkta (gece) avlanan (aslında yol alan) baykuş gibidir.

Bilim, (sadece olguları) açıklar; iman ise anlar.

Bilim adamında iman yoksa, ne kadar büyük bir bilim adamı olursa olsun, sizi (bizi) aslâ anlayamaz; anlamak için inanmak şarttır ve iman çook büyük bir nimettir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET