GÜCÜN GEOMETRİK ŞEKİLLERİ

Bu yazıda sizi tamamen hayal dünyamda gezdireceğim, size kurgusal-kuramsal bir yazı sunacağım. 

Bir önceki yazıda güçten söz etmiştim; şimdi hayalimdeki gücün görünümlerini geometrik şekillerle ifâde edeceğim.

Biliyorsunuz geometrik şekiller de tamamen kurgu. Gerçek hayatta ne kare var ne üçgen, ne dikdörtgen, ne de küre, çember, daire... bunlar gerçek hayattaki şeylerin şekillerinden soyutlama. Siz doğada çember göremezsiniz ama çember şeklinde bir kasnak; küre şeklinde bir top (ya da dünya) görebilirsiniz...

Güç, doğru (âdil) kullanılmazsa, acaip acaip toplumsal ve siyasal “şekiller, yapılar” ortaya çıkar. 

Mısır Pramitleri bunlardan biridir.

Geometrik şekilleri kağıt üzerine çizdiğimizde iki boyutludurlar; gerçek hayatta iki boyutlu bir şekil yoktur, hepsi üç boyutludur. İki boyutta en ve boy vardır; üçüncü boyuta derinlik de girer. Küre, çemberin üç boyutlusu; Mısır Pramitleri, üçgenin üç boyutlusudur...

Üçgen ya da pramiti, yer çekiminden kurtarsak, uzaya taşısak, hangi köşesinin “üst” olduğunu bilemeyiz.

Âdil olmayan ya da gücü yanlış kullanan toplumsal ve siyasal yapılar da üçgene ya da pramite benzerler. Ahâliyi alta yığarlar, ‘seçkinler’ ise üste yer alırlar; seçkinler, ahâlinin omuzlarında yükselirler, onların sırtından kazanırlar...

Dünyadaki üçgen ya da pramitte, seçkinler üstteki köşeye yakın dururlar ama üçgen ya da pramiti dünyadan kurtardığımızda, ahâli, bu sefer köşelerdeki o üç gücün sırtına biner.

Üçgen ya da pramitteki üç köşe üç gücü (teslisi) temsil eder; karede (küpte) dört köşe (güç) vardır; diğer şekiller gücün dağılışına göre şekil alırlar. (Beşgende birbirine eşit olmayan beş güç; altıgende altı güç vardır, ...)

En düzenli şekil, çember ya da onun içi dolu hâli küredir. Kürede tek bir güç (merkez) vardır ve bu güç eşit dağılmıştır.

İnananların saf düzeni küreyi (tek yönden bakarsak çemberi) andırır. Kürenin merkezinde Kâbe (Beyt) vardır ve insanlar Onun (O Merkezin) çevresinde sıralanmışlardır. “İnsanlar için kurulan ilk ev, Bekke'deki, kutlu ve bütün insanlığa yol gösterici olan Kâbe'dir.” (3/Âl-i İmran, 96.) ama insanlar, Ona yönelmeyi bırakınca, çeşitli merkezler (Kudüs, Londra, Paris, Washington, Berlin, Roma, İstanbul vb.) edinmişler ve şavtları kaymış, yapıları bozulmuştur.

Her bir merkezin farklı ve birbiri ile çatışan gücü vardır; bu çatışmaya “medeniyetler çatışması” deniyor.

...

Bizde sohbet (ders) de eskiden halka şeklinde yapılırmış; modern sınıf (ders) sistemi yeni ve hiyerarşiktir.

Halka, çemberin dolu hâlidir; halkada güçler eşit dağıtılır; halkayı tek güç (tek merkez) yönetir; güç dengesi bozulursa halka yamulur. Halkanın içine yeni maddî bir sınır çizmez (koymaz), halkanın merkezi ile çevresi (çeperi) arasına bir duvar örmez, bir engel koymaz isek, herkes merkeze eşit olur, eşit durur; buna merkeze uzaklık ya da yarıçap diyoruz; böyle bir düzende herkes birbirine eşittir, buna da çap diyoruz, yani çevredeki herkesin birbirine üstünlüğün olmaması hâli.

Hadi böyle bir düzen kurduk diyelim, yine de böyle bir düzende “gerçekten” herkes eşit midir? Değildir tabiî. Ama bu “eşitsizlik” manevîdir, görünmez. Üç boyutlu böyle maddî bir dünyada yaşayan insanların bir kısmı elbet merkeze daha yakın, bir kısmı da daha uzak olacak; ama boyut değişince (sözgelimi 4. boyuta geçince, ölünce), merkeze yakın olanlar mı, yoksa uzak (çepere yakın) olanlar mı “kazançlı” çıkacak?, sonuç o zaman belli olacak. Bence, böyle bir düzende yaşayan herkes kazançlı çıkacak. Böyle bir düzeni kurmak ve sürdürmek, hem merkeze yakın olanların hem de çeperde duranların çabasıyla mümkündür; merkezdekiler düzenin devamı için, çeperdekiler de düzene yapılacak dış saldırlar için orada, nöbettedirler, görevdedirler,  herkesin kendine göre bir görevi vardır ve bu görevin “ağırlığına” göre “çok boyutlu dünyada” yerlerini alacaklar.

Bence, kâinatta (âlemde, totalde) böyle bir düzen vardır, âlem “yuvarlaktır”; tüm yamuk düzenler de yine bu âlemin içindedir; tüm “yamukların” da dünyanın içinde oldukları gibi. 

Dünyada bağ-bahçe de mağara-in de, ateş de su da, yokuş da iniş de, ... var. Dünyada derken, dünyanın sadece yüzeyini değil içini (merkezini) de dışını (yüzeyini) de kast ettim. Ötede/öte dünyada da insanların önemli bir kısmı magmaya (ateşe) yakın ve içinde; bir kısmı da bağ-bahçeye (cennete; cennet, bahçe demek) yakın ve içinde yaşayacak, Allah-u A'lem.

Unutmayın!, bu yazı tamamen tahayyül, hiç bir somut dayanağı yok.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET