SALİH AMEL

İmanın (kabulün) amele dönüşmesi nasıl olur?

Daha önce arzunun isteğe, isteğin istence/iradeye dönüşmesi ile demiştim ama her istence/iradeye dönüşen amel, salih olmaz; arzu, istek, istenç/irade kötü/kabih/kerih amele de dönüşebilir. Bu, imanın (kabulün) özelliğine (yapısına) bağlıdır; iman, doğru (salih) olursa amel de doğru (salih); iman yanlış (kerih) olursa amel de yanlış (kerih/kötü/kabih) olur. Doğru iman, doğru ameli; yanlış iman, yanlış ameli doğurur; istenç/irade de ona göre şekillenir.

İstencin/iradenin nasıl şekillendiğini binebze de olsa zengin olma örneği ile açıklayayım. Kişi, zengin olmayı önce arzular; arzu, oluşmaya/filizlenmeye başlayan istektir; bu isteği iç ve dış şartlar belirler; iç dışı, dış içi etkiler. Kişi, zenginleri etrafında ve televizyonda görür, onların yaşamını kendi yaşamı ile kıyaslar; ben de bunlar gibi olmak/yaşamak istiyorum der. Bu arzu güçlenirse isteğe dönüşür; bizaman sonra  kişi, isteği ile yaşamının arasında kalır, ikisi arasında bir mücadeleye girer, isteği kazanırsa yaşamını değiştirmek için harekete geçer, (kazanmazsa, eskisi gibi yaşamaya devam eder, istek sadece istek olarak pasif kalır); harekete geçiş, aynı zamanda isteğin istence/iradeye dönüşmesidir.

İman salihse, istence/iradeye dönüşen bu hareket meşru yollar arar (meşru yollardan zengin olmaya bakar); iman batılsa, istence/iradeye dönüşen bu hareket çalar-çırpar, rüşvet alır, her türlü haksızlığı yapar, hak-hukuk-ahlâk tanımaz.

İnsanı hayatta/yaşamda tutan şey, “kudsî olmayan” tek bir şeyse; hayat tek boyutlu yaşanıyorsa ve kişi de o tek boyuta (bu yazıda zenginliğe) odaklanılırsa, o şey hayatın anlamı olur, o şey puta döner/dönüşür.

Hayatında sadece zengin olmak isteyen, (zengin olmak için yaşayan =çalışan) insanların çoğu zengin olmanın sınırını (zenginliği hangi noktada durduracaklarını) da bilemez, her şeye sahip olmak isterler, aslâ doymak (durmak, dur-durak) bilmezler, yığdıkça yığarlar. Zengin olmanın ölçüsü 1 milyar dolara sahip olmak mıdır? 10, 100, 500; 1 Trilyon dolar, ... dünyadaki her şeyi paraya (dolara) çevirmek (para yapmak) midir? Her şey para olsa, para ile alınabilecek ne kalır?!. Böyle bir hırsa (aşırı istence/iradeye) sahip olan kişi, ben herkesten çook daha fazla zengin olayım, kimse beni zenginlikte geçemesin duygusu ile hareket eder, herkesi “köleleştirmek, kendine hizmet ettirmek” ister.

İmanı salih olan da zengin olmak isteyebilir ama onun zenginliği meşru bir zenginliktir; sürekli almaya değil vermeye de yöneliktir.

Almadan verilmez!.

İmanı salih olarak zengin olan, aldığını bilerek zengin olandır; imanı kötü/kabih/kerih olan, alır ama Veren’i bilmez (hayatın tüm şartlarını kendi oluşturdu zanneder = sağlık-sıhhat, akıl, hava-su, vs.) ve Karun gibi ‘ben kazandım’ der, vermez; fakir için, o da kazansın der ama fakirin kazanması için ona fırsat (da) vermez; piyasa şartlarını kendi lehine bozar, tekel-kartel kurar.

İman, istenci/iradeyi ve ameli salih de yapar batıl da. İman batıl olursa, istenç/irade de amel de batıl;  iman salih olursa, istenç/irade de amel de salih olur. İmanı batıl ve salih yapan ise, “inanılan”dır; İslâm’ın, dolayısıyla Müslüman’ın (Mü’min’in) imanı (imanına konu olan) Allah olduğu için, onun istenci/iradesi de ameli de salihtir; münkirin imanı (imanına konu olanlar) Allah dışındaki şeyler (şirk) olduğu için, istenci/iradesi de ameli de batıldır. Çünkü,

Sadece Allah’tır dört başı ma’mur (mükemmel) düzen = din kuran. O’nun kurduğu düzen = din dışındaki tüm düzenler = dinler batıldır; o düzenlere göre hareket etmek (amel etmek) de insanı çıkmaza sokar.

“Yaratan, bilmez mi?!. Elâ ya’lemu men halaq?!.” (67/Mülk, 14.)

Neye, ne kadar değer vereceğimizi de O bilir.

Zenginliği aramanın ve zengin olmanın ölçüsünü de O bilir ve O belirler.

İmanı salih olan zengine, O verir; zengin de O’nun verdiğini vererek zenginliğini (O’nun kendisine verdiğini ve O’nun emrini dinlediğini) ispat eder.

İmanı batıl olan zengin, bana kimse vermedi, ben kazandım der, aslında kendisine verilen (= yaratılan) şeyleri gasbeder, kimseye vermez, biriktirir, zenginliğin kendini ölümsüz kılacağını zanneder = ölüm (hastalık, sakatlık vb. şeyler) aklına gelmez; çünkü zenginlik (zengin olma isteği) onu büyülemiş, gözünü, gönlünü/kalbini karartmıştır; onun putu/ilâhı artık paradır.

İmanı salih olanı (Mü’min’i/Müslüman’ı) Allah dışındaki hiçbir şey (hiçbir din/düzen), motive etmez, harekete geçiremez, eyleme sürükleyemez; kendi arzusu, isteği, iradesi dahil!. “ve mâ teşæûne illâ en yeşællah.” (76/İnsan, 30. 81/Tekvir, 29.)

İmanı salih olan, zenginliği vermede; imanı batıl olan, zenginliği biriktirmede (ve tüketmede) görür.

İmanı salih olan, verince verileceğini bilir; imanı batıl olan ise verince tükeneceğine inanır.

İmanı salih olan, Veren’in sınırsız/sonsuz zenginliğini bilir, O’nun “ver!.” emrine itaat eder; imanı batıl olan, Veren’i tanımadığı için bencil davranır, benini/kendini düşünür, benine/kendine tapar (ilâhehû hevâ). Biri ‘ölünce’, sonsuz (biğayri hisâb) ikrâmla; öbürü de ‘ölünce’ sonsuz azabla karşılaşır.

Ne zenginler (krallar, âlimler vb.) geldi-geçti bu dünyadan.

İman, (salih ya da batıl) amel için güçlü bir motivasyondur, iradeye ve amele güç verir. İman amelin; amel imanın göstergesidir; herkes ameline bakarak inanını görebilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET