ŞEHÂDET

Üzerinde en çok kafa yorduğum/düşündüğüm ama bitürlü gereğini yerine getiremediğim kelime şehâdet.

İki yerde kullanıyoruz.

1) İslâm’a girerken. (Şehâdet getiriyoruz, “Eşhedü en Lâ ilâhe illâ Allah, ve eşhedü enne Muhammed-en abduHû ve RasûlüHû” diyoruz.).

2) Allah için canımızı verirken.

İkisi de şehâdet. İlkinde bize verilenle ikincisinde bize verilen aslında aynı. İlki de “huzur” ikincisi de. İlki bu hayatta, ikincisi ebedî hayatta ama ilk şehâdetinde “ısrarcı/azimli/kararlı” olmayan ikinci şehâdete eremiyor.

İkinci şehâdete erene, Allah Rızası (Allah, hak-hukuk, adâlet) dışında her şey (para-pul, makam-mevkî, statü vb.) teklif ediliyor ama o, onların hiçbirini kabul etmiyor; ya adâlet ya “ölüm”! diyor. 

İlk şehâdeti getirip ama ikinci şehâdet kararlılığını gösteremeyenleri tâğutî düzenler ‘kolay’ kullanabilmişlerdir; tarihte bize ışık saçanlar ise hep ikinciler olmuştur; onlar, Rabbimiz Allah’tır deyip ve o doğrultudan şaşmayanlardır.

“Rabbimiz Allah’tır deyip, dosdoğru olanlara gelince, onlara melekler gelerek/inerek, ‘korkmayın ve üzülmeyin, söz verildiğiniz cennetle sevinin!.” derler.

إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةُ أَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ

“Biz, dünya hayatında ve ahirette sizin evliyânız/dostunuzuz. Orada canlarınızın istediği her şey vardır ve istediğiniz her şey emrinizdedir.”

نَحْنُ أَوْلِيَاؤُكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ وَلَكُمْ فِيهَا مَا تَشْتَهِي أَنفُسُكُمْ وَلَكُمْ فِيهَا مَا تَدَّعُونَ

(41/Fussilet, 30-31.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET